139"Onlar, mü'minleri bırakıp kâfirleri dost edinenlerdir. İzzeti onların yanında mı arıyorlar? Muhakkak ki, bütün izzet ve kudret Allah'ındır" Bu ifadenin başındaki (......) kelimesi "şöyle şöyle olanları kastediyorum, murad ediyorum" manasında olmak üzere, zemm ve kınamadan dolayı mansub; veya "onlar, şunlardır" manasında olmak üzere, merfudur. Müfessirler, bu âyette geçen "edinenler" ifadesinden muradın münafıklar, "kâfirleri.." ifadesinden muradın da yahudiler olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Çünkü münafıklar, kâfirleri dost ediniyor ve birbirlerine, "Muhammed'in işi henüz tamamlanmadı, ne olup olmayacağı belli değil" diyorlar, müteakiben yahudiler de, bütün güç ve kudretin kendilerinde olduğunu söylüyorlardı. Daha sonra Cenâb-ı Hak, "İzzeti insanların yanında mı arıyorlar?" buyurmuştur. Vahidî şöyle der: "Arapça'da "izzet", şiddet ve güç demektir. Sert ve kuvvetli toprağa denilmiş olması da, bu manadan dolayıdır. Yine, bir kimsenin hastalığı ilerleyip şiddetlendiğinde ve nerdeyse helak olacak dereceye geldiğinde yine keder ve hüzün şiddetlendiğinde (......) denilir. Yine, şiddetlendi manasında olmak üzere, ' "Onun şöyle olması, bana zor geldi, şiddetlendi..." denilir. Yine bir şey, o hiç bulunmayacak kadar azaldığı zaman denilir; çünkü onu elde etmek arzusu şiddetlenmiştir... Yine, bir kimsenin gücü kuvveti, bir başkası ile arttığında, denilir. Sağılması güç olan koyuna da, ismi verilmektedir. Manaları birbirine yakın olduğu için (......) kelimesi, şiddet manasından nakledilerek kuvvet manasına alınmıştır. Aziz, zelîlin aksine kuvvetli, karşı koyan, güçlü demektir. Bunu iyice kavradığın zaman biz deriz ki münafıklar, yahudilerle birleşmek suretiyle güç ve kuvvet arıyorlardı. Sonra Cenâb-ı Hak, "Muhakkak ki bütün izzet ve kudret Allah'ındır" buyurmuştur. Buna göre eğer, "Bu ifade Cenâb-ı Hakk'ın, "Halbuki şeref, kuvvet ve galibiyet Allah'ındır, peygamberinindir, mü'minlerindir" (Münafikûn, 8) buyruğuna zıt gibi görünmektedir" denilirse, biz deriz ki: Kâmil ve mükemmel kudret, Allah'a aittir. O'nun dışında kalan herkes ise, O'nun kudret vermesiyle kadir, O'nun azîz kılmasıyla azîz, izzet sahibi olurlar. Binaenaleyh, gerek peygamber gerekse mü'minler için söz konusu olan izzet, ancak Allah'ın vermesiyle olmuştur. Bu sebeple durum iyice incelendiğinde, bütün izzetin, kudretin Allah'a ait olduğu ortaya çıkmış olur. |
﴾ 139 ﴿