129

"İşte biz, zalimlerden kimini kimine, işlemekte oldukları yüzünden, böylece musallat ederiz".

Bu ayetle ilgili birkaç mesele vardır:

Birinci Mesele

Âyetle ilgili bazı kayda değer bilgiler bulunmaktadır;

Birinci fayda: Bil ki Allahü teâlâ, cinlerin ve insanların, birbirlerini dost edindiklerini nakledince, bunun, ancak kendi kazası ve takdiri ile meydana geldiğini beyan ederek, "İşte biz, zalimlerden kimini kimine böylece musallat ederiz" buyurmuştur. Bunun böyle olduğunun delili ise şudur: Kulun kudreti her iki tarafa da, yani dost olmaya da düşman olmaya da elverişlidir. Binaenaleyh, dostluğa sevkeden bir sebep olmasaydı, dostluk meydana gelemezdi. Halbuki o sebep de -teselsülü sona erdirmek için- ancak Allah'ın yaratmasıyla olur, meydana gelir. Böylece bu aklî delil ile, zalimleri birbirine dost edenin, Allah olduğu sabit olmuş olur. Bu açıklama ile de bu âyet, cebir ve kader meselesinde bizim lehimize olan bir delil haline gelmiş olur.

İkinci fayda: Allahü teâlâ, cennetlikler hakkında, "Esenlik yurdu" (cennet)'in onlara ait olduğunu beyan edince, "onları koruyup gözeten, maddî ve manevî destek sağlayan" manasında olmak üzere, kendisinin, o cennetliklerin dostu olduğunu beyan etmiştir. Tıpkı bunun gibi, cehennemliklerin durumunu açıklayınca da, onların nihayette varacakları yerin cehennem olacağını zikretmiş, daha sonra da, o cehennemliklerin dostlarının da zulüm, hor ve hakîrlik ve ceza bakımından kendilerine benzeyen kimseler olduğunu beyan buyurmuştur ki, işte bu son derece güzel ve hoş olan bir münasebettir.

Üçüncü fayda: buyruğundaki teşbih kâfı, daha önce geçmiş olan bir şeyin bulunmasını iktizâ eder. Buna göre ifadenin takdirî manası: Cenâb-ı Hak, "Daha önce bahisleri geçen cin ve insanlara, kendisinden kurtuluş olmayan ve ebedî ve efîm olan bir azabı indirdiğim gibi, işte aynı şekilde, zalimleri de birbirine musallat ettim" demek istemiştir" şeklindedir.

Dördüncü fayda: "İşte biz, zalimlerden kimini kimine... böylece musallat ederiz" buyurulmuştur. Çünkü, aynı cinsten olma, bir araya gelme sebebidir. O halde adî ruhlar, adîlikte kendilerine benzeyen ruhlarla bir araya gelirler. Temiz ruhlar hakkındaki hüküm de aynıdır. Binaenaleyh herkes, maddi manevî yardım ve destek hususunda, kendisine benzeyen kimselerin durumuna, işine itinâ gösterir.

Allah, Ahaliye Uygun İdareci Musallat Eder

Âyet, halk ne zaman zalim olursa, Allahü teâlâ'nın da onlara kendileri gibi bir zalimi musallat edeceğine delâlet etmektedir. Binaenaleyh halk, zâlim bir idareciden kurtulmak isterse, zulmü bıraksın!.. Yine bu âyet, halk içinde kendilerini idare eden ve onlara hükmeden bir lider ve hakimin bulunmasının gerekli olduğuna delâlet eder. Çünkü Cenâb-ı Hak, zulmeden kimseleri, zalim bir idareciden uzak ve berî kılmayınca, salih kimseleri de onları, salahlarını arttırmaya sevkeden bir emir ve yöneticiden mahrum bırakmaması haydi haydi beklenir. Hazret-i Ali (radıyallahü anh) de, "İnsanlara ancak, ya âdil veyahut da zalim bir emir, yönetici uygun düşer" deyince. Sahabe onun "veyahut da zalim" sözünü yadırgar... Bunun üzerine Hazret-i Ali, "Evet, yol emniyetini temin eder, namazları kılmaya ve Ka'be'yi haccetmeye imkân verirse, niye olmasın?" der. Rivayet olunduğuna göre Ebu Zerr, Hazret-i Peygamber'den idarecilik ister. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona, "Şüphesiz sen, zayıfsın; idarecilik ise bir emanettir. Bu idarecilik, onun hakkını iyice ifa edip, o hususta üzerine düşenleri yerine getiren kimseler hariç, Kıyamet gününde bir horluk, rüsvaylık ve bir pişmanlık (sebebi)dir" der. Müslim, Imâre. 4 (3/1457). Malik İbn Dinar'ın da şöyle dediği rivayet edilmiştir: İlahî kitapların birinde, "Ben Allah, melikler melikiyim; meliklerin kalble-ri ve onların nâsiyelerı, benim elimdedir. Artık kim bana itaat ederse, hükümdarları o kimse hakkında bir rahmet kılarım; kim de bana isyan ederse, onları o kimseye bir intikam ve gazab vasıtası yaparım. Meliklere sövmekle kendinizi meşgul etmeyin. Bir şey yapacaksanız, hükümdarlar içinde size en şefkatli olan (Allah'a) yönelin..." şeklinde varid olmuştur.

Âyetteki, "İşlemekte oldukları yüzünden..." buyruğunun manası, "Halktan bazılarının zulmü işlemiş olması sebebiyle, zalimleri birbirlerine musallat ederiz.." şeklindedir. Bundan murad da, bizim yukarda, "Aynı cinsten olma, bir araya gelmenin sebebidir, illetidir" diye bildirdiğimiz gerçektir.

129 ﴿