80

"Lût'u da gönderdik. O da kavmine: "Sizden evvel, demişti, âlemlerden hiç birinin yapmadığı hayasızlığı mı yapıyorsunuz?".

Bil ki bu da, dördüncü kıssadır. Nahivciler, Lût ve Nûh kelimelerinin, hafif oldukları için, munsarif olduklarım; zira bunların harf sayılarının üç olup, ortasının da sakin olduğunu söylemişlerdir. ifadesinin manası: "Siz, mahza çirkinlik olan bu hayasızlığı mı yapıyorsunuz?" demektir.

Cenâb-ı Hakk'ın, "Alemlerden hiç birinin yapmadığı..." ifadesi hakkında da iki bahis bulunmaktadır:

Birinci bahis: Keşşaf sahibi, bu âyette bulunan birinci "min" edatının za-id olduğunu; nefyi te'kid için geldiğini ve kapsamlıiık (istiğrak) manasını ifade ettiğini; ikinci min edatının ise, kısmî olmayı ifade etmek için geldiğini söylemiştir.

Livata, İlkin Lût Kavminde mi Ortaya Çıktı?

Şayet, "şehvet, bu işi yapmaya devamlı bir şekilde davet edip çağırdığı halde, nasıl, "âlemlerden hiçbirinin yapmadığı.." denilebilir?" denilirse, buna şöyle cevap verilir:

Biz, pekçok insanın böylesi bir fiili pis ve kazurat cinsinden addettiğini görmekteyiz. İnsanların pek çoğuna göre bunun pis ve necis cinsinden olduğu söz konusu olunca, daha önce geçen nesillerin pek çoğunun, o asırlarda yaşayan insanlardan hiç kimsenin böylesi bir fiile teşebbüs etmeden sona ermiş olması uzak bir ihtimal değildir.

Bu hususta şöyle bir izah da yapılmıştır: Belki de onların hepsi, bu işe yönelmişlerdir. Bu işe herkesin yönelmesi ise, daha önceki asırlarda asla bulunmamış olan şeyler nev'indendir. Hasan el-Basrî, onların, erkeklerle dübürlerinden temasta bulunduklarını bunu ise ancak yabancılara yaptıklarını söylerken, Ata, İbn Abbas'tan rivayeten, "Bu iş, onlar arasında iyice kök salmıştı. Onlar, bu yolla birbirleriyle temasta bulunuyorlardı" demiştir.

İkinci bahis: Hak teâlâ'nın. tabirinin onları kınama, azarlama hususunda varid olmuş "müste'nef" bir kelam olması ve yine bunun fahişe kelimesinin sıfatı olması da caizdir. Bu, Cenâb-ı Hakk'ın tıpkı, "Gece de onlar için bir ayettir. Biz ondan gündüzü sıyırıp çıkarırız" (Yasin, 37) ayeti gibidir. Şair de: "Andolsun ki, o adî ve değersiz kişiye bana sövmesini emretti" demiştir.

80 ﴿