19"Bu böyledir. Şüphesiz ki Allah kâfirlerin tuzaklarını bozandır. Eğer siz, fetih istiyorsanız, işte o fetih size gelmiştir. Eğer vazgeçerseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. Eğer dönerseniz, biz de döneriz. Sayınız çok bile olsa, bu, size hiçbir fayda vermez. Çünkü Allah, mü'minlerle beraberdir". Bu ayetle ilgili birkaç mesele bulunmaktadır: Nafî, İbn Kesir ve Ebû Amr, tef'îl babından olmak üzere, hâ harfinin şeddesiyle, muvehhinûn; ve nasb ile keyde; Asımın ravisi Hafs, izafetle şeddesiz olarak muhînu keydi; diğer kıraat imamları ise, şeddesiz olarak ve nasb ile mûhinun keyde şeklinde okumuşlardır. Cenâb-ı Hakk'ın, "taptıklarınız O'nun bu zararını giderebilici midirler?" (Zümer, 38) ifadesi, tenvîn alması ve izafetle okunması hususunda, tıokı bu ayet gibidir. Bu ayetle ilgili söz, o ve onun irâbtaki yeri, Hak teâlâ'nın tıpkı, (Enfal, 14) ayetinde olduğu gibidir. Allah'ın, kâfirlerin hile ve tuzaklarını boşa çıkarması birkaç şekilde olur: a) Mü'minleri, onların sırlarına ve gizli yönlerine muttalî kılmak suretiyle; b) Kâfirlerin kalbine korku salmak suretiyle; c) Birlik ve beraberliklerini dağıtmak; d) Niyet ve azmettikleri şeylerin farklı farklı olması sebebiyle, katî olarak karar verdikleri şeyi bozmak... İbn Abbas şöyle demektedir: "Allah'ın Resulü, haber verir ve şöyle derdi: "Ben düşmanlarınızın hile ve tuzaklarını zayıflatıp yıprattım. Böylece de. onların en ileri geçenleri öldürüldü; eşrafı da esir edildi, ." Cenâb-ı Hakk'ın, "Eğer siz, fetih istiyorsanız işte o fetih size gelmiştir..." buyruğuna gelince, bu hususta iki görüş bulunmaktadır: Birinci görüş: Hasan el-Basrî, Mücâhid ve Süddî'nin görüşü olup, buna göre, bu ayetteki hitap kâfirleredir. Rivayet olunduğuna göre Ebu Cehil, Bedir Günü, Allahım, iki dinin en üstün olanına ve yardıma en lâyık olanına yardım et. " demiştir. Yine rivayet olunduğuna göre o, "Allahım! Hangimiz daha fazla stla-i rahmi kesip fısk-u fücura daldı ise, yarın onu helak et!" demiştir. Süddî şöyle demektedir: Müşrikler. Bedre varmayı ve savaşmayı istediklerinde, Kabe'nin örtülerine yapışarak, Allah'ım, iki ordunun en yüce ve üstün olanına; iki cemaatin, en fazla hidayette olanına; iki grubun, en kerîmine ve iki dinin en üstününe yardım et!" dediler. Bunun üzerine de, Cenâb-ı Hak bu ayeti indirdi. Buna göre ayet-i kerimenin ifade ettiği mana, Şayet siz, iki cemaatin en hidayette olanına ve iki grubun en kerîm ve değerli olanına Allah'ın yardım etmesini istiyorsanız, muhakkak ki bu yardım size gelecektir..." seklindedir. Diğer bazı alimler de şu manayı vermişlerdir: "Eğer siz, Cenâb-ı Hakk'ın bu hususta hüküm vermesini istiyorsanız; muhakkak ki bu husustaki hüküm size gelmiştir (gelecektir)." İkinci görüş: Bu ayet, mü'minlere yapılan bir hitabtır. Rivayet olunduğuna göre, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), müşrikleri ve onların sayıca çokluğunu gördüğü zaman, Allah'dan yardım talebinde bulundu. Sahabe de aynısını yaptı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah'ın, kendisine va'adettiği iki taifeden birisini talep etti ve bu hususta Allah'a yalvarıp yakardı da bunun üzerine Cenâb-ı Hak, "Eğer siz fetih istiyorsanız, işte o fetih size gelmiştir" buyurdu. Bu ifâdeyle, daha önce geçmiş olan yardım talebi hatırlatılmış ve Cenâb-ı Hak da, "işte o fetih size gelmiştir" diyerek, fethin onlara geldiğini bildirmiştir. Yani "size va'adedilen şey tahakkuk edip gerçekleşti. O halde Allah'a şükredin ve O'na itaattan ayrılmayın " demektir. Kâdî şöyle der: "Bu görüş, daha evlâdır. Zira Cenâb-ı Hakk'ın, "İşte o fetih size gelmiştir" buyruğu ancak mü'minlere uygun düşer. Ama, ayette geçen "fetih" ifadesini beyan etmek, hüküm vermek ve takdir etmek manalarına hamledersek, bu ayetin kâfirlere bir hitap olmuş olması da imkânsız olmaz. Cenâb-ı Hakk'ın "Eğer vazgeçerseniz bu, sizin için daha hayırlıdır" buyruğunun tefsirine gelince, bunun tefsiri, Cenâb-ı Hakk'ın, "Eğer siz, fetih istiyorsanız, işte o fetih size gelmiştir" ifadesi hakkında bizim, "Bu, kâfirlere mi yoksa mü'minlere mi bir hitaptır?" şeklindeki açıklamamıza dayanır. Buna göre şayet biz, "bu, kâfirlere yapılmış bir hitaptır" dersek, bu ayetin tefsiri ve tevili, "Şayet siz, Hazret-i Muhammed'le savaşmaktan, ona düşmanlık yapmaktan ve onu yalanlamaktan vazgeçerseniz, bu sizin için daha hayırlı olur. Bunun, dinî bakımdan sizin için daha hayırlı olmasına gelince, bu, sizlerin Allah'ın azabından kurtulup, O'nun mükâfaatına nail olmanız suretiyle; dünyevî yönden, sizin için daha hayırlı olmasına gelince de bu, sizin öldürülmekten, esir edilmekten ve mallarınızın yağma edilmesinden kurtulup halâs olmanız suretiyle olur" şeklinde olur. Daha sonra Cenâb-ı Hak "Eğer dönerseniz biz de döneriz..." buyurmuştur. Yani, tekrar savaşmaya dönerseniz, (müminleri) size musallat kılarız. Siz bunu, Bedir'de görüp müşahade ettiniz. Ve Allah'ın, müminlerin lehine sizin de aleyhinize olmak Üzere, yardımının tesirini anladınız, "Bedir gününde, sayınızın. çokluğunuzun fayda vermediği gibi. cemaatinizin çokluğu size hiç bir fayda veremiyecektir" demektir. Ama bu sözün mü'minlere yapılmış bir hitap olduğunu söylersek, o zaman bu ayetin tevili "Eğer sizler, "enfâl" (ganimetler) hususunda çekişmekten ve esirlere karşılık fidye istemekten vazgeçerseniz..." şeklinde olur. Çünkü Bedir günü bu hususlarda onlar arasında çekişme olmuş, bundan dolayı da Hak teâlâ onları, "Eğer Allah'ın geçmiş bir yazısı olmasaydı, aldığınız (fidye)de size her halde büyük bir azab dokunurdu" (Enfal. 68) buyurarak azarlamıştır. Bunun için O. "Artık böylesi şeylerden vazgeçerseniz, sizin için daha hayırlı olur. Yine eğer böyle çekişmelere dönerseniz, biz de sizden yine yardımımızı keseriz. Çünkü size olan yardım va'adimiz, sizin taat ve muhalefetsizlik üzere bulunmanız şartına bağlıdır. Yoksa sayınızın çok ve cemaatinizin kalabalık oluşu size hiçbir fayda sağlayamaz. Çünkü Allahü teâlâ ancak günah işlemeyen mü'minlerle beraberdir" buyurmuştur. Bil ki müfessirlerin ekserisi, Cenâb-ı Hakk'ın, "Eğer siz fetih istiyorsanız" ifadesinin kâfirlere bir hitap olduğunu söylemişler ve "Eğer dönerseniz, biz de döneriz" ifadesini delil getirerek, bunun ancak savaş durumuna uygun bir ifade olduğunu ileri sürmüşlerdir. Biz, bu sözün, daha önce zikredilmiş olan mü'minlerle de ilgili olabileceğini beyan etmiştik. Binâenaleyh bu tercih düşer. Ayetteki, "Çünkü Allah mü'minlerle beraberdir" ifadesini; Nâfî, İbn Âmir, Âsım'ın râvisi Hafs, inne edatındaki hemzeyi fethalı olarak; diğer kıraat imamları ise hemzeyi kesreli olarak okumuşlardır. Hemzenin fetha ile okunuşunun izahı için, bu ifadenin takdirinin, "ve bir da Allah mü'minlerle beraber olduğu için..." şeklinde olduğu, ve "Şüphesiz ki Allah kâfirlerin tuzaklarını bozar" ifadesi üzerine ma'tûf olduğu söylenmiştir. Buradaki elifin (hemzenin) kesreli okunuşuna gelince bu, cümlenin bir başlangıç cümlesi olması sebebiyledir. Allah en iyi bilendir. |
﴾ 19 ﴿