35

"Onların Beytullah'daki duaları, ıslık çalmaktan, el çırpmaktan başka bir şey değildir. (Ey kâfirler) devam edegeldiğiniz o küfrünüzden dolayı, artık tadın azabı!".

Müşriklerin Kabe'de Islık Ve Alkış Koparmaları

Bil ki Allahü Teâlâ, kâfirler hakkında, "Onlar, Beyt-i Haram'ın sahipleri değildir. Onun sahip ve velileri, ancak müttakîlerdir" buyürunca, bundan sonra da, o müşriklerin kendisi sebebiyle Beyt'in sahibi ve velisi olmaktan çıktıkları, mahrum olduktan şeyi beyan etmiştir ki bu da, onların Kabe'deki namazlarının, dualarının, Allah'a yakınlaşmalarının ve ibadetlerinin ancak, ıslık çalmak ve el çırpmakta olduğudur. Keşsâf sahibi şöyle demektedir: "Hâki kelimesi, (......) ve (......) kelimelerinin vezni gibi, (......) vezninde bir kelime olup "ıslık çaldı" manasına gelen mekâ-yemkû fiilinden gelmektedir. Buna göre, "mûkâ kelimesi, ıslık çatmak, ıslık anlamındadır. Mekkâ' tabiri de bundan olup, bu, köye ve kasabaya alışkın, çoban aldatan kuşu anlamına gelir ki. bunun cem'i (......) şeklindedir. Yeri ve mekânı çok olduğu için, bu kuşa bu ad verilmiştir. Tasdiye kelimesine gelince, bu el çırpmak demektir. Nitekim, bir kimse iki etim birbirine vurduğunda denilir. Bu kelimenin aslının ne olduğu hususunda iki göröş bulunmaktadır:

a) Bu kelime, "dağdan yansıyan, akseden ses" yani, yankı manasına gelen sada kelimesinden gelmektedir. Ebû Ubeyde de, bu kelimenin aslının, (......) şeklinde olduğunu, dalın yerine yâ harfinin geldiğini söylemiştir. Cenâb-ı Hakk'ın, "hemen senin kavmin bundan şımarıp haykıra haykıra gülüyorlar" (zuhruf, 57) tabiri de böyledir. Yani, "acze düşürmek, şamataya getirmek istiyorlar." demektir. Bazı âlimler bu sözü kabul etmemişlerdir. Ezheri ise, Ebu Ubeyde'nin sözünü doğrulamış ve şöyle demiştir: (......) kelimesinin aslı (......) dir. İki tane dal peşpeşe gelince, bunlardan birisi yâ harfine çevrilmiştir, "

Sen bunu iyice kavradığında biz deriz kî: İbn Abbas şöyle demektedir: "Kureyşliler, Kabe'yi çıplak olarak, ıslık çalıp el çırparak tavaf ediyorlardı." Mucâhid de şöyle demektedir: "Onlar, tavafta Hazret-i Peygambere muhalefet ediyor, onunla alay ediyor, ıslık çalıyor ve onun namaz ve tavafını karıştırıyorlardı. Mukâtil de şöyle demiştir "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde namaz kıldığında, o müşrikte, Hazret-i Peygamberin namazını ifsad edip bozmak için, onun sağında ve solunda ıslık çalıyor ve el çırpıyorlardı." Binâenaleyh, İbn Abbas'ın görüşüne göre ıslık çalıp el çırpma işi, o müşrikler için bir tür ibâdet olmuş olur. Mûcâhid ve Mukatil'in görüşüne göre ise, el çırpıp ıslık çalma işi, Hazret-i Peygambere eziyet vermek için yapılıyordu. Cenab-ı Hakk'ın, "Onların Beytullah'daki durumları, ıslık çalmaktan, el çırpmaktan başka bir şey değildir" ifadesinden dolayı, birinci görüş doğru olmaya daha yakındır.

Buna göre şayet, "Islık çalıp el çırpma işi, namaz cinsinden olan birşey değildir. Binaenaleyh, onları, salat lafzından istisna etmek nasıl caiz olabilir?" denilise, biz deriz ki:

Bu hususta da şu izahlar yapılmıştır:

a) Onlar, ıslık çalıp el çırpma işinin namazın cinsinden olduğuna inanıyorlardı. Böylece bu istisna da, onların bu inançlarına göre yapılmıştır.

b) Bu ifâde tıpkı senin, "Ben Emîri sevdim amma onun bana olan bağışı, bana zulmetmek oldu." Yani "İhsan yerine zulümü koydu" denilmesi kabilindendir.

c) Bundan maksat şudur: "Namazı ıslık çalmak ve el çırpmak olan kimsenin namazı yoktur." Nitekim Araplar, "Onun kusuru ve ayıbı, sadece cömertliktir" manasını kasdederek, demektedirler. Daha sonra Cenâb-ı Hak. "(Ey kâfirler), devam edegeldiğiniz o küfrünüzden dolayı artık tadın azabı" buyurmuştur. Yani, "Bedir Günü'ndeki kılıç azabını tadınız " demektir. Buna, "(Ahirette onlara), küfretmeniz sebebiyle, azabı tadın!" manası da verilmiştir.

Kâfirler Mallarını İslâm'dan Saptırmak İçin Harcarlar

35 ﴿