4

"Muahede yaptığınız müşriklerden, size, hiçbirşeyi eksik yapmamış ve aleyhinizde hiç bir kimseye yardım etmemiş olanlar, müstesna... Onların müddetleri bitinceye kadar, ahidlerini tamamlayın. Çünkü Allah müttakîlerisever".

Ayetteki yapılmış olan bu istisnanın, ne ile ilgili olduğu hususunda şu iki izah yapılmıştır:

1) Zeccâc bunun, (Tevbe, 1) ayetiyle ilgili olup, takdirinin, "Ahidlerini bozmayan müşrikler müstesna, bu, Allah ve Resulünden, muahede yapmış olduğunuz müşriklere bir muhtıradır" şeklinde olduğunu söylemiştir.

2) Keşşaf sahibi şöyle demiştir; "Bunun en iyi izahı, bu ifadenin, "(Ey müşrikler) haydi yeryüzünde dört ay daha dolaşın"(Tevbe, 2) ayetinin hükmünden yapılmış bir müstesna olmasıdır. Çünkü, (tefsir ettiğimiz ayetteki) söz, müslümanlara yönelik bir hitabtır. Buna göre bunun takdiri: "Bu, Allah ve Resulünden, kendileriyle ahid yapmış olduğunuz ve (ahidlerindeki) hiçbirşeyi eksik yapmamış olan müşriklere bir ültimatomdur. Binâenaleyh bunlarla olan ahdi tamamlayın" şeklindedir.

Bil ki Allahü teâlâ, bu müşrikleri şu iki sıfatla tavsif etmiştir:

1) Ayetteki, "Hiçbirşeyi eksik yapmamışlardır" ifadesi ile anlatılan husus.

2) Ayetteki, "Aleyhinizde hiç bir kimseye yardım etmemiş olanlar" ifadesi ile anlatılan husus. Bu hususta, en doğru görüşe göre, birincisi ile, onların bizzat müslümanlara karşı savaşa yeltenmeleri; ikincisi ile de, diğer bazı (kâfirleri) buna teşvik ederek, onlara yardım etmeleri ve onları savaşa teşvik etmeleri kastedilmiştir.

Daha sonra Cenâb-ı Allah"Onların müddetleri bitinceye kadar, ahidlerini tamamlayın" buyurmuştur. Bu, "Şu iki yönden ahidlerini bozmayan kimselerin, ahidlerini tamamlayın; ahidlerini tutanları, ahidlerini tutmayanlar gibi saymayın" demektir. Buna göre mana, "onlara, o ahidlerini tastamam yerine getiriniz" şeklindedir. İbn Abbas (radıyallahü anh) şöyle demektedir: "Kinâneoğullarından bir cabîlenin muahedeleri dokuz ay devam etti. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlarla olan bu ahdi bozmadı."

Cenâb-ı Hak, "Çünkü Allah müttakileri sever" buyurdu. Bu, "İttika, bu iki kısım kâfirin (ahde vefa gösteren ile göstermeyenin) bir tutulmamasıdır" demektir. Yahut bu ifade ile şu murad edilmiştir: "Bu kısım müşrikler, Mi bozmaktan ve andtaşmayı bırakmaktan sakındıkları için, Allah tarafından, ahıdlerinin bozulmayıp korunmasına hak kazandılar." Rivayet olunduğuna göre Bekiroğulları Kabilesi, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bulunmadığı bir sırada, Huzaaoğullarına saldırdılar.

Kureyşliler de onları silah vererek desteklediler, Derken Amr b. Salim el-Huzaî elçi olarak Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldi ve şu şiiri okudu: "Allah'ım! Kadîm baba dostumuz Muhammed'den istirham ediyorum: O Kureyşliler sana verdikleri sözde durmadılar, verdikleri ahdi bozdular. Vetîr mevkiinde uyurken gece baskını yapıp rükû ve secde vaziyetinde bizi kılıçtan geçirdiler."

Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) "Size yardım etmezsem, ben de zafer yüzü görmeyeyim" diyerek (ona yardım vaadetti).

Bu ayetteki (......) kelimesi, dâd harfi ile (sizinle olan ahidlerini bozmazlarsa ) şeklinde de okunmuştur.

4 ﴿