8

"Andolsun ki biz kendilerine gelecek azabı sayılı bir müddete kadar ertelesek, mutlaka diyecektendir ki: "Bunu alıkoyan da ne?" Haberiniz olsun ki azab bunlara geleceği gün, kendilerinden döndürülecek değildir- Eğlenceyen alageldikleri şey onları çepeçevre kuşatmıştır".

Bil ki Allahü teâlâ, kâfirlerin, "Bu, apaçık bir sihirden başka birşey değildir" sözleri ile, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i yalanladıklarını nakledince, bu ayette de onların bir başka bâtıllarını bildirmiştir. O da şudur: Onlar, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in tehdid ettiği azabın gelmesi gecikince, istihzaya başlayarak, "O azabın bize gelmesine mâni olan sebeb ne?" dediler. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak, onlara, "Alay ettikleri o azabın inmesi için, tayin ettiğim vakit gelince, azab onlardan geri dönmeyecek ve onları her taraftan saracaktır" diyerek cevap vermiştir.

Geriye ayetle ilgili birkaç soru var:

Kâfirlere Gelecek Azab Dünyada mı, Ahirette mi Olacak?

Birinci soru: Bu azabdan murad, dünyevi azab mı, uhrevi azab mı? Cevap: Müfessirlerin bu hususta farklı görüşleri vardır:

a) Allah'ın bu ayetteki hükmü, onlardan hiçbirine kökünü kazıma azabıyla azab etmeyip, bunu Kıyamet gününe bırakacağıdır. Binâenaleyh Hak teâlâ onlara gelecek azabı erteleyince, onlar istihza yolu ile, "Bunu alıkoyan da ne?" demişlerdir.

b) Bununla, cihad emri ve Bedir günü başlarına gelen şey kastedilmiştir. Bu izaha göre, bu görüştekiler ayetteki, "O. onları çepeçevre kuşatmıştır" buyruğunu, "O azab onların başına Bedir günü geldi" diye te'vil etmişlerdir.

"Ümmet, Sayılı Müddet" Ne Demektir?

İkinci soru: "Sayılı bir müddete kadar" ifadesinden murad nedir?

Buna iki bakımdan cevap verilebilir:

a) "Ümmet" kelimesinin asıl manası, insan ve cemaattir. Binâenaleyh sen, "İnsanlardan bir ümmet bana geldi" dediğin zaman, bu "ümmet" kelimesiyle, bir araya gelmiş bir topluluk kasdetmiş olursun. Nitekim Cenâb-ı Allah, "O. suyun üst tarafında insanlardan bir ümmet buldu. Onlar, hayvanlarını suluyorlardi." (Kasas. 23) ve "Bir ümmetten sonra (Yûsuf'u) hatırladı" yani "bir ümmet sona erip, yok olduktan sonra.. " (Yûsuf. 45) buyurmuştur. İşte burada da, Hak teâlâ'nın bu buyruğunun manası, "İnsanlardan bir ümmet sona erinceye kadar", , yani, "Bu sözlü va'id ve tehdidden sonra bir ümmet sona erinceye kadar, eğer onlara azabı ertelersek, onlar "Bunu alıkoyan da ne?" derler. Halbuki bu va'id ile tehdid edilen insanlar yok olup gittiler" şeklindedir. Bu, birşeyi onda meydana gelecek şeyin adıyla adlandırmaktc Bu tıpkı, "Ben, ikindi namazında falancanın yanında idim, yani ikindi namazı zamanında onun yanındaydım" demen gibidir,

b) "Ümmet" kelimesi, "maksad, kasıt" manasına gelen (......) masdarından müştaktır. Sanki Allah, bununla tehdid edilen azabın gerçekleştirileceği kastedilen o vakti murat etmiştir.

Üçüncü soru: Cenâb-ı Allah, azab henüz meydana gelmemiş iken, niçin mazi sigasıyla, "onları çepeçevre kuşatmıştır" buyurur?

Cevap: Bu kitabın pekçok yerinde bu tür ayetler çokça geçti. Bu husustaki kaide, Cenâb-ı Hakk'ın, iyice te'kid ve kesinliğini bildirmek için, Kıyamet hallerini mazi sîgalarıyla haber vermiş olmasıdır.

Gafil İnsanın Nankörlüğü

8 ﴿