83

"O dedi ki: "Hayır, sizi nefisleriniz aldatıp, bir işe sürüklemiştir. Artık güzel bir sabır. Allah'ın onların hepsini birden bana getirmesi yakın bir ümiddir. O alimdir, hakimdir".

Bil ki Ya'kûb (aleyhisselâm), oğullarından bu sözü işitince, söyledikleri sözde, daha önce Yûsuf (aleyhisselâm) hadisesinde de olduğu gibi, doğru olmadıklarna hükmetti ve: "Hayır, sizi nefisleriniz aldatıp, bir işe sürüklemiştir. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır" demiştir. O, bu sözü aynı şekilde Yûsuf hadisesinde de söylemişti. Fakat Yûsuf hadisesinde daha sonra: "Sizin şu anlatışınıza karşı yardımına sığınılacak (ancak) Allah'dır" (yusuf. 18) demişti. Bu hadisede ise, daha sonra: "Allah'ın, onların hepsini birden bana getirmesi yakın bir ümiddir" demiştir. Bu ayetle ilgili iki mesele vardır:

Birinci Mesele

Bazı müfessirler şöyle demişlerdir: "Ayetteki: "Hayır, sizi nefisleriniz aldatıp, bir işe sürüklemiştir" buyruğundan maksad, daha önce Yûsuf (aleyhisselâm) hadisesinde "Hayır, sizi nefisleriniz aldatıp, bir işe sürüklemiştir" (Yûsuf, 18) dediği zamanki gibi, yalan ve hile değildir. Fakat Hazret-i Ya'kûb bununla, "Nefisleriniz, Bünyamin'i benden alma ve onu, menfaat elde etmek için Mısır'a götürme işini size süslü gösterip, sizi aldattı. Halbuki bundan şer ve zarar geldi. Onu sizinle beraber göndermem için bana ısrar ettiniz, ama Allah'ın takdirinin, sizin hesâb ve planlarınızn aksine tecelli edebileceğini bilmediniz" manasını kasdetmiştir. Belki de bunun manası: "Nefisleriniz sizi bu işte aldattı ve onun çalmadığı halde, gerçekten çaldığı zannını size verdi" şeklindedir

İkinci Mesele

Rivayet edildiğine göre, Rûbiyel, Mısır'da kalıp dönmemeye niyetlendiği zaman, padişah ona, kardeşleri ile birlikte gitmesini emredip: "Benden ayrılıp, gidin" dediği zaman, o öyle bir nâra attı ki, şehirde karnındaki bebeyi düşürmeyen gebe kadın kalmadı. Bunun üzerine Hazret-i Yûsuf (aleyhisselâm): "Onu bırakın (kalsın)" dedi. Diğerleri Hazret-i Ya'kûb'un yanına dönüp hadiseyi anlattıkları zaman, Hazret-i Ya'kûb (aleyhisselâm) ağladı ve: "Evlatlarım, ne zaman yanımdan ayrılıp gitseniz, biriniz eksiliyorsunuz. Bir defa gittiniz, Yûsuf eksildi; ikincisinde Şem'ûn; bu üçüncüsünde de Rûbiyel ve Bünyamin" dedi. Sonra yine ağladı ve: "Allah'ın, onların hepsini birden bana getirmesi yakın bir ümiddir" dedi. Bu hüküm ve neticeye, şu sebeblerden dolayı ulaşmıştı:

1) Hüznü, başındaki belası ve çektiği mihnetler iyice uzayınca, Allahü teâlâ'nın çok yakında artık bir çıkış yolu vereceğini bildi ve Allah'ın rahmetine hüsn-ü zan seslediğini gösterir bir üslub ile bu sözü söyledi.

2) Belki de Allahü teâlâ Yûsuf (aleyhisselâm)'dan dolayı düştüğü mihnetten sonra, ona, Yûsuf (aleyhisselâm)'un sağ olduğunu bildirdi veya onun için bu hususta birçok alâmetler ortaya çıktı, o da: "Allah'ın, onların hepsini birden bana getirmesi yakın bir ümiddir" da Çünkü onlar Yûsuf'u götürdükleri zaman, oniki kişi idiler. Yûsuf kayboldu ve onbir kişi kaldılar. Hazret-i Ya'kûb onları Mısır'a gönderdiği zaman da dokuz kişi olarak döndüler. Çünkü Bünyamin'i Hazret-i Yûsuf alıkoymuştu ve: "Artık ben, ya babam bana izin verinceye kadar, yahud benim için Allah hükmedinceye kadar, buradan katiyyen ayrılmam" (Yûsuf, 80) diyen büyük, kardeşleri de kendisini alıkoymuştu. İşte böylece kaybolanların, geri dönmeyenlerin sayısı üç olunca, o da: "Allah'ın, onlar hepsini birden bana getirmesi yakın bir ümiddir" demiştir.

Daha sonra o, "O, alimdir, hakimdir" demiştir. Yani Allah, işlerin hakikatlerini bilir, fazlına, ihsanına, rahmetine ve maslahata uygun olarak hususlarda hikmet sahibidir.

83 ﴿