91"Sonra o başka bir yol tuttu. Nihayet üstüne güneşin doğduğu yere ulaştığı zaman, onu öyle bir kavmin üzerine doğuyor buldu ki, biz onlar için buna karşı hiç bir siper yapmamıştık, işte böyle idi. Halbuki onun yanında olan şeyleri, biz ilmimizle kuşatmışızdır". Bil ki Allahü teâlâ önce Zülkarneyn'in güneşin battığı yere en yakın meskûn beldelere gittiğini beyan buyurup, sonra onun güneşin doğduğu yere en yakın meskûn beldelere gittiğini anlatmıştır. Böylece de Zülkarneyn'in başka bir yol tutup, güneşin, kendisine karşı Allah'ın hiçbir siper kılmamış olduğu bir kavmin üzerine doğar bulduğunu beyân etmiştir. Bu ifade ile ilgili iki görüş vardır: Birinci Görüş: Orada güneşin ışığının üzerlerine düşmesine mani olacak ne bir ağaç, ne bir dağ ne de bir yapı yoktu. İşte bundan dolayı güneş doğduğunda onlar, ya yerin içine doğru kazılmış tünellere giriyorlardı, yahut suya dalıyorlardı. Böylece de güneş doğunca, geçimlerini sağlamak için çalışıp çabalayamıyorlardı. Diğe insanların durumunun aksine, onlar geçimlerini güneş battığı zaman sağlamakle uğraşıyorlardı. İkinci Görüş: Onların elbiseleri yoktu ve hayvanlar gibi hdp çıplak idiler. Astronom (coğrafya) kitaplarında ileri sürüldüğüne göre, ekseri zencilerin ve Ekvatora yakır beldelerdeki insanların durumu böyledir. Tefsir kitaplarında şu anlatılmıştır; "Biris şöyle demiştir: Yola çıktım ve gide gide Çin'i geçtim. Sonra bu kavmi sordum. Benimte onlar arasında bir gün - bir gecelik bir mesafenin kafdığı söylendi. Derken onlara ulaştım. Bir de ne göreyim, onlardan birisi kulağının birisini (altına) sermiş, birisini de üzerine giyinmiş (örtmüş). Güneşin doğuşu yaklaştığında çana benzer (şiddetli) bir ses duydum ve bayılıp düştüm. Kendime geldiğimde, onların beni yağ ile ovaladığını gördüm. Yine güneş doğunca, güneş suyun üzerindeki zeytinyağı gibi duruyordu. Böylece onlar beni, tünellerine soktular. Güneş yükselip, gün ilerleyince balık avlamaya ve onları güneşin sıcağı altına atmaya başladılar. Böylece onlar pişti. Daha sonra Cenâb-ı Hak " "İşte böyle idi. Halbuki onun yarımda olan şeyleri biz ilmimizle kuşatmişızdır" buyurmuştur. Bu hususta şu izahlar yapılmıştır: a) İşte Zülkarneyn bunları yaptı. Bu yolları tutup, ulaşmak istediği yerlere ulaştı. Biz onu hükümdar yapakken, onun bu hakimiyete layık olduğunu pek iyi biliyorduk. b) Allahü teâlâ, o kavmin durumunu Kur'ân'da Hazret-i Peygamber'e bildirdiği şekilde kılmıştı. c) Zülkarneyn'in doğuda olanlara karşı tutumu, tıpkı batıdakilere karşı tutumu gibi idi. Onlar hakkında verdiği hükmü, bunlar için de vermişti. Bu karar da, zâlimlere (kâfirlere) azab etmek, mü'minlere iyilik etmek idi. d) Cümle Kezalik "İşte böyle idi" lafzında tamamlanmıştır. Buna göre Allahü Teâlâ, o kavimlerin durumu, Zülkarneyn'in bulduğu bu şekilde idi" demiş. Daha sonra da, "Durumun böyle olduğunu Biz zaten biliyorduk" buyurmuştur. |
﴾ 91 ﴿