43

"İşte bu misalleri Biz, insanlar için getiriyoruz. Bunları ancak âlimler anlar."

Kafirler, "Göklerin ve yerin yaratıcısı, nasıl oluyor da, karasinek, sivrisinek ve gibi böcekleri mesel getiriyor" dediler. Onlara şöyle denilebilir: "Teşbihler, insanlar için yapılır. Eğer sizler hayvanlar gibi olsaydınız, içinde bulunduğunuz durumdan nefret etmenizi gerektiren anlayışlar o mesellerden gelirdi. Çünkü teşbihler, insanların kalbine, tıpkı deliller gibi tesir eder. Zira, Hakîm Teâlâ hazretleri, o gıybet edene, "Sen, gıybet etmekle sanki ölü bir adamın etini yedin. Çünkü sen, o adamın bulunmadığı bir yerde, gıybetini yaptın. O, senin dediğini duyup anlayamadı ki cevap versin" demiştir. Bu, tıpkı ölünün etini yiyen ve ölünün durumdan habersiz olduğu, haberi olsa bile kendisine manî olamayacağı bir kimse gibidir. Gıybet eden kimsenin tabiatı ise ölü eti yemekten hiç hoşlanmaz. Tıpkı insan tabiatının bundan hoşlanmayışı gibi. "Bak gıybet, ilahî azabı gerektirir. İkâba sebeb olur" dendiğinde, bundan da nefret eder.

Daha sonra Cenâb-ı Hak, "Bunları ancak âlimler anlar" "Bu mesellerin gerçeğini, hakikatin böyle olduğunu, Allah'ın dışında kalanların olup, ondan başkasına ibadetin yanlış olduğunu bilenler bilir" buyurmuştur. Burada şöyle hikmetli bir mana daha var. Doğuştan (fıtri) olan bir ilmi insan bilir. Ama fikrî olan, tefekküre dayanan ince ilmî (bilgileri) ise, ancak alim olan bilir. Zira insana, açık bir konu arzedildiğinde, idrâk edilecek şey açık, idrâk eden de akıllı olduğu için, o onu olduğu gibi doğru olarak anlar. O, bunun için, daha önce birtakım şeyleri bilmeye muhtaç değildir. Ama dakîk, tefekkürî ilim İse, kendinden önce birtakım bilgilerin olmasına ihtiyaç hissettirir. Binaenaleyh bunları anlamak için, kişinin alim olması gerekir. Hem sonra böyle bilgiler, bazan son derece dakîk olur ve kişi de onu anlayabilir. Ama kişinin, onu tamamen anlayabilmesi için âlim olması gerekir. Bunun böyle olduğu bilinince, ayetteki "Bunları ancak âlimler anlar" ifadesi, "Allah insanlara bir darb-ı mesel (teşbih) getirdi. O teşbihin hakikatim ve ifade etmek istediği herşeyi ancak âlim olanlar anlayabilir" demek olur.

Hilkat Hikmetlerle Doludur

Sonra Allahü teâlâ, mahlûkatına imanı emredip, gerçeği aklî delillerle ortaya koyup, kâfirler de emrolundukları şeyleri yerine getirmeyip, Allah o zaman onlara, ibretli bir takım kıssalar getirip, onları küfürlerinden ötürü imha edeceğini bildirerek ikaz edip, onların tutundukları delillerin zayıflığını teşbihlerle ortaya koyup, onlar buna rağmen doğru yola girmeyince ve insanlar artık onların imana gelmelerinden ümid kesince, mü'minleri şu ifadesiyle teselli etmiştir.

43 ﴿