13"O vakit münafıklarla kalblerinde bir maraz bulunanlar, "Allah ve Rasulü, bize, bir aldanıştan başka bir şey vaadetmemiştir" diyorlardı. O zaman onlardan bir güruh, "Ey Yesrib ahalisi, sizin için burada durmak yok; hemen dönün!" demişlerdi. Onlardan birkısmı da, "Hakikaten, evlerimiz sahipsizdir" diyorlar ve (böylece) Peygamberden izin istiyorlardı. Halbuki onların evleri sahipsiz değildi. Onlar kaçmaktan başka bir şey arzu etmiyorlardı". Cenâb-ı Hak, bu ayetlerle biraz önce geçmiş olan ayetinde beyan buyurduğu onların o zanlarını, tefsir edip açıklamıştır. Böylece o münafıklar, Allah ve Resulünün söylediklerinin yalan; vaadlerinin de, bir aldatmaca olduğu zannına kapılmışlardı. Çünkü onlar, galibiyetin karşı tarafta, (kâfirler tarafında) olduğuna kesinkes inanıyorlardı. Ayetteki tabirinin anlamı, "Sizin, Muhammed'le, beraber kalmanızın sebebi ve manası yoktur" şeklinde olup, tıpkı "Bir manası ve bir sebebi yoktur" anlamında, "Zillette ve aşağılama içinde durup beklemenin bir manası yoktur" denilmesi gibidir. Ayetteki Yesrib Kelimesi bir bölgenin adıdır ki, bu da Medine'dir. Yine ayetteki, "hemen dönün" ifâdesinin manası, "Muhammed'den vazgeçip o gruplarla ittifak ediniz. Böylece de o hüzün ve kederlerden kurtulunuz" şeklindedir. Daha sonra bu sözü duyanlar ondan vazgeçmeyi kafalarına koydular, böylece de ondan izin talebinde bulundular ve "Evleriniz avrettir" yani, orada gedik ve yıkık vardır. Bu tür evleri olanlar, eşyalarından dolayı hırsızdan, meskene tecavüzden, çocuklarından ötürü, düşmandan emin olamaz, kendilerini güvencede hissedemezler bahanesini uydurdular. Daha sonra da Cenâb-ı Hak, "Halbuki onların evleri avret değildir" ifadesiyle onların yalanlarını ortaya koymuş, maksatlarının ve kalblerinin sakladığı şeyin ne olduğunu beyan etmiştir ki, bu da, bu korku sebebiyle, oradan kaçıp orada durmamaktır. |
﴾ 13 ﴿