22"Mü'minler, (düşman) ordularım görünce, "İşte bu Allah'ın ve Resulünün vaadettiği şeydir. Allah ve Peygamberi doğru söylemiş" dediler. Bu, onların imanlarını ve teslimiyetlerini artırmaktan başka birşey yapmadı". Allahü teâlâ, münafıkların durumunu anlatınca, mü'minlerin haline de değinmiştir. Bu da onların, "İşte bu, Allah'ın bizi imtihan edeceği hususundaki bize olan vaadidir" demeleridir. Daha sonra onlar, o münafıkların, "Allah ve Resulü bize bir aldatıştan başka bir şey vaadetmemiştir" (Ahzab, 12) şeklindeki sözlerine mukabil, "Allah ve Peygamberi doğru söylemiş" demişlerdir. Mü'minlerin bu sözleri, o anda meydana gelen hâdise (ve hâdiselere) bir işaret değildir. Çünkü onlar, o şeyler meydana gelmezden önce de Allah'ın doğru söylemiş olduğunu biliyor, buna inanıyorlardı. Binâenaleyh bu söz bir müjdeye işaret olup, bu da onların, "İşte bu Allah'ın ve Resulünün bize vaadettiği şeyler. Bu vaad aynen vuku buldu. Allah her vaadinde doğrudur. O halde, Mekke'nin, Rum'un (Anadolu'nun) ve Fars'ın (İran'ın) fethine dair bütün vaadler de tahakkuk edecektir" şeklindeki sözleridir. Bu, bu işin meydana geleceğine olan imanlarını artırdı, meydana gelince de teslimiyetlerini fazlalaştırdı. |
﴾ 22 ﴿