31

"Sizden kim de Allah'a ve Resulüne itaat eder, sâlih amel işlerse, ona da mükâfaatını iki kere veririz. Hem de onun için, çok şerefli bir rızık hazırladık".

Bu ifade, onların cezalarının kat kat olması gibi, mükâfaatlarının da kat kat olacağını açıklamaktadır. O halde ayetteki, "Ona da mükâfaatım iki kere veririz" cümlesi, şöyle bir inceliğin yanısıra, "Onun azabı iki kat artırılır" cümlesinin mukabilidir: Allahü teâlâ, mükâfaat vermeden bahsederken, o ödülü verecek olanı da zikretmiştir ki o, kendisidir. Azabtan bahsederken ise, azab edecek olanı açıkça ifade etmemiş ve tıpkı, canlı bir cömert zatın, faydalı olduğu zaman, kendini ve işini açıkça ifade edip, zarar verdiğinde ise, kendisinden hiç bahsetmeyişi gibi, rahmet ve kereminin mükemmel oluşuna bir işaret olsun diye, "İki kat artırılır" buyurmuştur.

Allahü teâlâ, "Hem de onun için, çok şerefli bir rızık hazırladık" buyurarak, şöyle bir ince manaya işaret olsun diye, aslında "kerîm" (şerefli) ifadesi, ancak o rızkı verenin sıfatı olduğu halde, ahiret rızkını "kerim" (şerefli) diye vasfetmiştir: Dünyadaki rızıklar, insanların çalışıp çabalamalarına göre verilir. Mesela tacir, pazarlardan ve alış-veriş yapanlardan rızkını elde etmeye çalışır. İşçiler iş verenlerden, sanatkârlar sipariş edenlerden rızıklarını elde etmeye çalışırlar. Padişahlar idare ettiklerinden idare edilenler de onlardan birşeyler elde etmeye çalışırlar. Binâenaleyh dünyada rızık kendiliğinden gelmez. Bu, başkasının elindedir. İsterse o rızkı tutar, isterse salar. Ahirette ise, görünürde o rızkın ne bir tutanı, ne salanı olmayıp, kendiliğinden gelir. İşte bundan ötürü, dünyada ancak, gerçek rezzâk olan Allahü teâlâ, "kerim" diye nitelenmiştir. Ahirette ise, rızkın kendisi böyle nitelenmiştir.

Ezvâcı Tâhiratın Tutumları

31 ﴿