3"Ey insanlar, Allah'ın, üzerinizdeki bunca nimetini (kalbinizle) hatırlayın, dilinizle anın.. Sizi, gökten ve yerden rızıklandıracak Allah'tan başka bir yaratan var mı? O'ndan başka hiçbir tanrı yoktur. O halde, nasıl olup da tevhîdden küfre döndürülüyorsunuz?". Cenâb-ı Hak, hamdın kendisine mahsus olduğunu ve hamdi gerektiren nimetlerin kimi sebeplerini ayrıntılı olarak beyan edince, nimetlerini kısaca ve icmâlen beyan ederek, "Allah'ın, üzerinizdeki bunca nimetini hatırlayınız.." buyurmuştur ki, bu nimetler de, onca çokluğuna rağmen nimeti yaratma ve onu sürdürme diye, iki koma ayrılmışadır, İşte bu sebeple Cenâb-ı Hak, nimetin, doğrudan yaratılışına bir işaret olmak üzere, "Allah'tan başka bir yaratan var mı?" buyurmuş; rızkı, yarattığı nimeti, sonuna kadar sürdürdüğüne bir işaret olmak üzere de, "Sizi, gökten ve yerden rızıklandıracak.." buyurmuş, daha sonra azameti cihetiyle, kendisinden başka tanrı olmadığını beyan etmiştir. Çünkü O, azizdir (yegâne gâlibtir), hakimdir, her şeye kadirdir, herşeydeki irâdesi geçerlidir. İşte bundan dolayı eşi ve benzeri yoktur; O'ndan başka, zâtı gereği ibadete müstahak hiçbir zât yoktur. Cenâb-ı Hak, nimeti cihetiyle de kendisinden başka ilah olmadığını açıklamıştır. Çünkü O'ndan başka yaratan yoktur ve rızık veren de sadece O'dur. Daha sonra o, "O halde, nasıl olup da, tevhidden küfre döndürülüyorsunuz?" buyurmuştur ki, bu, "Bu aşikâr ve apaçık olan haktan nasıl çevriliyor ve böylece de nasıl yapılıp yontulmuş olan varlıkları, bütün mvtokût ve mülk kendisine ait olan zâta ortak koşuyorsunuz?" demektir. Daha sonra Cenâb-ı Hak, ilk aslı, yani tevhidini beyan edince, ikinci aslı, yani risaleti zikrederek, |
﴾ 3 ﴿