21"Size henüz güç yetiremediğiniz diğer bazı şeyler de (vaadediyor). Allah, bütün hepsini ilmiyle kuşatır. Allah herşeye hakkıyla kadirdir". Bunların, Hevazin ganimeti veya Fars ve Bizans ganimetleri olduğu söylenmiştir. Zemahşerî, ayetteki (......) kelimesi hakkında üç izah şekli zikretmiştir: a) Müteakip fiilinin tefsir ettiği gizli bir fiil ile mansub olması... Bu durumda, "... henüz güç yetiremediğiniz..." ifadesi, "diğer bazı şeyler... (......) kelimesinin sıfatı olur. Buna göre sanki, "Henüz ele geçirilmemiş diğer bir ganimet de..." buyurmaktadır. b) (......)'nın merfû olarak mübtedâ, (......) ifadesinin de, onun haberi olması.. Nekire (belirsiz) olduğu halde cümlesiyle sıfatlanmış olduğu için, (......)'nın mübteda kılınması güzel olmuştur. c) (nice; bazı) kelimesinin (muzaf olarak) takdir edilmesiyle mecrûr... Bu kelimenin, mansûb olan (......) kelimesine atfedilmek suretiyle mansûb olduğunun söylenilmesi de muhtemeldir. Bu durumda şu iki izah yapılabilir: 1) Cenâb-ı Hak sanki şöyle buyurmuştur: "Allah bunu ve henüz kendilerine güç yetiremediğiniz başka şeyleri size hemen vermiştir..." Bu, zayıftır. Çünkü, o başka şeyler, hemencecik peşin olarak verilmemiştir. 2) Buna göre mana şöyledir: "Elde ettiğiniz pekçok ganimete muktedir oldunuz, ele geçirdiniz; bir de, başka şeyler..." Yani, "Allah size başka şeyler de vaadetti...". Cenâb-ı Hak' sanki, "Allah size elde edeceğiniz pekçok ganimetler ile elde edemeyeceğiniz ve kadir olamayacağınız başka ganimetler vaadetmiştir. Bu ganimetleri ancak, sizden sonra gelecek olan mü'minler elde edebilecektir" buyurmuştur. Buna göre, Ferrâ'nın sözünün güzel ve yerinde olduğu anlaşılmış olur. Çünkü Ferrâ, Cenâb-ı Hakk'ın ifâdesini, "Allah bu şeyleri, (sonraki) mü'minler için muhafaza etti... Müslümanlar onu elde edinceye değin, onlar yok olmayacaklar..." şeklinde tefsir etmiştir ki, bu tıpkı, bekçilerin, hazineleri kuşatıp koruması, kollaması gibidir. Kâfirler Dayanamaz |
﴾ 21 ﴿