22

"Eğer inkâr edenler sizinle çarpışsalardı, mutlak arkalarım döneceklerdi. Sonra da ne bir koruyucu, ne de bir yardımcı bulamayacaklardı".

Bu ayet, "Düşmanların ellerinin onlardan çekilmesi, tesadüfi bir şeydir.. Şayet, azmedip de, bütün Araplar onlara karşı birieşselerdi, onları, Hayber'in fethinden ve oranın ganimetlerini ele geçirmekten men ederlerdi, altolardı" diyen bir kimseye cevap olarak gelmiş son derece uygun bir ifadedir. Bunun üzerine de, Cenâb-ı Hak, "Hayır böyle değil; bilakis, onlar savaşsalar da savaşmasalar da birdir, değişmez. Galibiyet ve üstünlük, müslümanlar için vaki olacaktı. Bu sebeple, onların o durumları tesadüfi değildir, aksine bu, kesin olarak hükmolunmuş olan ilahî bir hükümdür.." buyurmuştur.

"Sonra da ne bir koruyucu, ne de bir yardımcı bulamayacaklardı.." cümlesine gelince, biz daha önce pekçok kereler şunu söylemiştik: Bir kimsenin zararı, ya, lütfederek ona yarar sağlayan bir dost sayesinde; ya da, o zararı şiddetle savuşturan bir yardımcı sebebiyle uzaklaştırılabilir. Kâfirlerin ise, bu hususta hiçbir imkânları yoktur.

Cenâb-ı Hakk'ın, burada geçen "sonra da..." ifadesinde bir nükte bulunmaktadır ki, o da şudur: Arkasını dönen kimse, onu kurtaracak olan şeye sığınmak suretiyle, öldürülmekten kurtulmayı arzular. İşte bundan ötürü Cenâb-ı Hak, "Onlar arkalarını döndüklerinde, kurtulamayacaklardı. Aksine, arkalarını dönmelerinden sonra, onların başına yok oluş çökecektir..." buyurmuştur.

Allah'ın Nizamı

22 ﴿