24Daha sonra Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur: "O, sizi Mekke'nin ortasında onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekendi. Allah ne yaparsanız hakkıyla görendir...". Bu ifade, az önce geçmiş olan, "Eğer o küfredenler sizinle çarpışsalardı, mutlak arkalarını döneceklerdi..." (Fetih, 22) ayetini beyan etmektedir. Yani, "Bu, Allah'ın takdiriyledir. Çünkü o, kaçırtmak suretiyle, onların ellerini sizden; onlara yüz çevirip bırakmanız suretiyle de, sizin ellerinizi onlardan çekendir" demektir. Cenâb-ı Hakk'ın, "Mekke'nin ortasında" ifadesi, orada meydana gelmiş olan ve el çekmemeyi iktizâ eden; ama bununla beraber, el çekmenin meydana geldiği bir şeye işarettir ki, bu şey de, müslümanların Mekke'nin içine girmeleridir. Çünkü bu durum, kendilerine iliştirilmeyen kimselerin, intikam arzusuyla düşman yurtlarına girdiği için, savaşarak direnmelerini gerektirir.. Bu gibi şeyter, eblehin bile, yurdunu müdafaa etmek uğruna çaba göstermesini; müslümanların da, azıcık ihmalkâr davranmaları halinde, yurtlarından uzak olacakları için, kırılıp geçirilmeleri ve esir edilmeleri söz konusu olacağından, cihâdda alabildiğince gayret göstermelerini iktizâ eden şeyler cümlesindendir: "Mekke'nin ortasında..." ifadesi, el çekme (savaşmama)nın uzaklığına bir işarettir. Ama bununla beraber, Allah'ın dilemesiyle, elçekme meydana gelmiş (savaş olmamıştır). Allahü teâlâ'nın, "sizi, onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra..." ifâdesi, iki şeye de uygun düşmektedir: a) Bunun, görünüşte zaferin, Kendi ülkelerinde oldukları ve sayılan da kabarık ve çok olduğu için müşrikler lehine tahakkuk etmesi gerekirken, zaferi müslümanlara nasib etmesi sebebiyle, onlara bir lütuf ve ikram olması... b) Bu, daha önce Allahü teâlâ'nın münafıklara karşı gerçekleştirmiş olduğu iki şeye mani olan iki işi zikretmektir. Kâfirlerin ellerini çektirmeye gelince, bir kere bu, (görünüşte) imkânsız ve uzak idi; zira onlar, kendi yurtlarında idiler ve çoluk-çocuklarını müdafaa ediyorlardı. İşte buna, "Mekke'nin içinde ifadesiyle işaret edilmiştir. Müslümanların ellerini çektirmeye gelince; çünkü bu, Allah onları, kâfirlere muzaffer kıldıktan sonra olmuştur.. Bir kimse, muzaffer olması halinde kökünü kazıyacak olan bir düşmana karşı zafer kazandığında, ondan elini çekmesi, ona ilişmemesi pek zor ve imkânsızdır.. Ama, bununla birlikte Allahü teâlâ, her iki eli de, çektirmiştir. "Allah, ne yaparsanız hakkıyla görendir." Yani, "Allah bunda maslahat ve fayda görmektedir; her ne kadar siz bunu göremeseniz de, bu böyledir..." Cenâb-ı Hak bunu, "Onlar, küfreden, sizi Mescid-i Haram'dan ve alıkonulmuş hediyyelerin (kurbanlıkların) mahalline ulaşmasından men edenlerdir..." (Fetih, 25) ayetinde beyan etmiştir. Yani, "Bu el çektirme, Mekke'de bulunan müslümanların oradan çıkmalarını, askerlerin oraya, orada bulunan erkek ve kadın mü'minlere hiçbir zarar gelmeyecek bir biçimde girmelerini sağlamıştır.." demektir. Müfessirler "elcekme (keff)" hususunda ihtilâf etmişlerdir. Onlardan bazıları, bunun, Mekke'nin fethi ytlı olduğunu söylerken, bir kısmı da, Hudeybiye senesinde olduğunu söylemektedirler. Çünkü, (Mekke'nin fethi sayesinde), müslümanlar kâfirlerin ordusunu hezimete uğratmış, onları ta evlerinin içine kadar kovalamıştır. Savaşın, taşla olduğu da söylenmiştir. Mekke Fethinin Gecikmesi |
﴾ 24 ﴿