13

"Ey iman edenler, üzerlerine Allah'ın gazab ettiği o kavim ile dost olmayın. Ki, mezarların yaranından olan kâfirler nasıl ümitlerini kestilerse, onlar da, öylece ahiretten ümitlerini kesmişlerdir".

İbn Abbas şöyle der: "Cenâb-ı Hakk bu beyanıyla Hâtıb ibn Ebî Belte'a'yı kastetmiştir. Buna göre'mana, "Ey iman edenler, sizler, yahudi ve müşrikleri dost edinmeyin..." şeklinde olur. Bu böyledir, zira, bir grup fakir müslüman kendilerine olan ihtiyaçlarından ötürü, yahudilere müslümanlarla ilgili haberleri iletiyorlardı. Böylece onların böyle yapmaları yasaklandı. "Ve onlar, ahiretten ümit kestiler", "yahudiler, peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in, Allah'ın elçisi olduğunu bile bile, onu yalanladılar ve Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'i yalanlamaları sebebiyle de, ahiretlerini ifsat ettiler" demektir. Böylece de, kâfirlerin kabirde olanlardan ümidi kesmeleri gibi, ahiretten ümit kestiler. Bu kayıtla kayıtlamak, gayet açıktır. Zira onlar, küfürleri üzere öldüklerinde, onların desteksiz ve yardımsız kaldıklarını; artık ahirette bir kimseleri olmadığını bilmek, katileşir. Bu, Kelbî ve bir grup müfessirin görüşüdür. Yani, ölen o kâfirler, cennetten ve ahirette kendileri için bir hayır bulunacağından ümit kesmişlerdir.

Hasan el-Basri, ayetin bu ifadesine, "Yaşayan kâfirler, ölülerinden ümidi kesmişlerdir" manasını verirken, Ebû İshâk da, "öldükten sonra dirilmeye inanmayan kâfir kimselerin ölülerinden ümit kesmeleri gibi, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e karşı direten o yahudiler de ümit kesmişlerdir" manasını vermiştir.

Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah'a, salât ve selâm da, efendimiz Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, âline ve ashabına olsun. Amin.

13 ﴿