5"Hani Musa, kavmine, "Ey kavmim, benim size Allah'ın peygamberi olarak gönderilmiş olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyyet veriyorsunuz?" demişti, işte onlar sapıp eğrildikleri zaman, Allah da, onların kalblerini saptırdı. Allah, asıklar güruhuna hidayet etmez". Bu ayet, "Kavmine bu kıssayı da anlat..." takdirinde olup, bu demektir ki, ayetin başındaki edatı, mukadder bir "hartırlat" kelimesiyle mansubtur. Yani, Musa (aleyhisselâm)'nın onlara, "niçin bana eziyyet ediyorsunuz dediği zamanı hatırla." Onlar, Hazret-i Musa (aleyhisselâm)'ya, hem sözlü hem fiilî olarak çeşitli eziyyetlerde bulunuyorlardı. Ve mesela, "Bize Allah'ı açıkça göster. Biz, artık, tek çeşit yiyeceğe dayanamıyoruz..." diyorlardı. Ayetteki, "benim size hakikaten Allah'ın peygamberi olarak gönderilmiş olduğumu bildiğiniz halde..." ifadesine gelince, bu cümle, hal mahallindedir. Yani, "Sizler, benim Allah'ın Resulü olduğumu kesin olarak bildiğiniz halde, yine de bana eziyyet ediyorsunuz. Halbuki sizin bunu bilmenizin gereği ise, bana tazimde bulunup saygı göstermenizdir" demektir. Cenâb-ı Hakk'ın (......) ifadesi, "Ne zamanki onlar, hak olmayan şeyden saptırdı..." anlamındadır. Ki bu, İbn Abbas'ın görüşüdür. Mukatil ise, bu ayete, "Onlar, bedenleriyle haktan meyledince, Allah da onların kalplerini haktan döndürdü ve yaptıklarının bir karşılığı olarak, onları saptırdı" manasını vermiştir ki, bunun böyle oluşunun delili, Cenâb-ı Hakk'ın, "Allah fasıklar güruhuna hidâyet etmez..." ayetidir. Ebû İshak bu ifâdenin manasının, "Allah, ilm-i ezelîsi ile fâsık olduğunu bildiği kimseleri hidâyete erdirmez" şeklinde olduğunu söylemiştir. Bu ayette, peygambere eziyyet etmenin, küfre götürecek ve kalbleri hidayetten döndürecek kadar ne denli büyük bir günah olduğuna dikkat çekme vardır. Ayetteki (......) kelimesinin manası tekîd olup, Cenâb-ı Hak sanki, "Hakkında hiç şüphesi olmadığı halde, kesin biçimde bile bile..." demek istemiştir. |
﴾ 5 ﴿