3

"O, birbiriyle uyum içinde olan yedi gök yaratmış olandır. Sen Rahman'ın yaratmasında, hiçbir nizamsızlık göremezsin. İşte gözünü çevir, hiç bir çatlak görecek misin?".

Biraz önce bahsettiğimiz Allah'ın, "kudretinin delili", Cenâb-ı Hakk'ın, "O, birbiriyle uyumlu yedi gök yaratmış olandır" ayetinin ifade etmiş olduğu husustur. Bu ayetle ilgili birkaç mesele vardır.

Tıbaken Kelimesi

Keşşaf sahibi, ayetteki (......) ifâdesi hususunda şu üç izahı yapmıştır:

1) (......) kelimesi, "üst üste, birbirine mutabık ve denk olarak" anlamında olup bu, Arapların, üst üste kat kat koyup da, dikip tamir ettiği zaman, ayakkabı hakkında kullandığıdeyimine varıp dayanır. Ki, bu açıklamaya göre, ayetteki (......) masdarı ile, ism-i fail manası kastedilmiş olur.

2) Ayetteki bu masdarın muzafı mahzûf olup, ifade, "tabakalı tabakalı..." takdirindedir.

3) Ayetteki bu ifade, mef'ûlü mutlak olup, kelamın takdiri, "tabakalar halinde mutabık ve ahenkli kılınmıştır.." şeklindedir.

İkinci Mesele

Bu göklerin, Cenâb-ı Hakk'ın kudretine delaletleri, şu bakımlardandır:

1) Bir kere bunlar, hava boşluğunda, hiçbir destek ve bağ olmaksızın durmaktadırlar.

2) Daha fazlası ya da daha eksiği düşünülebilmesine rağmen, herbirine muayyen ve belli bir mikdar, hacim, büyüklük takdir edilmiştir.

3) Herbirine mesela hızlı ve yavaş olması; muayyen bir yöne doğru hareket etmesi bakımından, belli bir mikdar ile hareketin tahsis edilmiş olması.

4) Herbirinin, zatları gereği muhdes oluşları.. İşte bütün bunlar, göklerin yaratılışının, kudreti tam ve mükemmel bir zata ait olmasına delâlet eder.

Cenâb-ı Hakk'ın ilminin delili ise O'nun, "Rahman'ın yaratışında, hiçbir nizamsızlık göremezsin. İşte gözünü çevir, hiç bir çatlak görecek misin?" ayetinin beyan ettiği husustur. Bu ayetle ilgili olarak şöyle birkaç mesele vardır:

Birinci Mesele

Hamza ve Kisai, kelimeyi (......) diğer kıraat imamlar ise (......) şeklinde okumuşlardır. Ferrâ, bu ikisinin de, aynı derecede ve aynı manada birer kelime olduklarını ve tıpkı (......) ve (......) gibi olduklarını söylerken, Ahfeş (......) kelimesinin manaca daha güzel olduğunu ileri sürerek şöyle der: "Çünkü Araplar, hep, mesela "iş çatallandı" dedikleri halde, ama nerdeyse, (......) demezler (çok az derler)." Ebû Ubeyde ise, (......) kelimesinin daha iyi gittiğini düşünerek şöyle der: "Zira, Arapça'da, bir şey elden kaçınca, elde edilemeyince, (......) denilir." Ebû Ubeyde bu görüşüne, hadiste rivayet olunan, (......) ifadesi ile istidlal etmiştir.

İkinci Mesele

Aslında "uyumsuzluk, dengesizlik" anlamındadır. Ki, bu da, "bir şeyin, bir bütünün parçalarının birbiriyle uyum sağlayamaması, birbirini fevt etmesi..." demek olur. Arapların, "Buna çok farklı farklı şeyler taalluk etti" iblisi şeklindeki sözleri de böyle olup, bu kelimenin zıddı da, "uyumluluk" kelimesidir.

Bu konuda müfessiherin ifadelerine gelince, meselâ Süddî, bu kelimeye, "farklı farklı hususlar... bulabilir misin?" şeklinde mana vermiştir. Ki, bu da, meselâ bir kimsenin, göğe baktığında, "şöyle olsaydı daha iyi olurdu!.." diyemeyişi bakımından tahakkuk etmiş olmasıdır. Diğer müfessirler ise, bu kelimeye, ayette az sonra gelen, "İşte gözünü çevir, hiçbir çatlak görecek misin?" ifadesini nazar-ı İtibara alarak "çatlaklıklar, yarıklar..." anlamını vermişlerdir. Ki, bunun bir benzeri de, "Onda çatlaklıklar da yoktur.," (Kaf, 6) ifadesidir. Kâffâl şöyle demektedir: "Mananın, yaratıcısının hikmetine delâlet etmesi ve onları boş yere yaratmamış olduğuna delâlet etmesi bakımından "Rahman olan Allah'ın yaratmasında bir farklılık görür müsün? (Hayır)" olduğunu söylemiştir.

Ayetin Muhatabı

(......) ifadesindeki hitap, ya, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, yahut da muhatap olan herkesedir. Nitekim Cenâb-ı Hakk'ın, "işte gözünü çevir, hiçbir çatlak görecek misin? Sonra gözünü iki kere daha çevir O göz, hor ve hakir olarak yine sana dönecektir. Artık o, âciz kalmıştır.." (Mülk, 3-4) hitapları da böyledir.

Dördüncü Mesele

Ayetteki (......) ifâdesi, (......) kelimesinin sıfatıdır. Müteakip "Rahman'ın yaratışında, hiçbir nizamsızlık göremezsin.." ifadesi de, "gökler" ile ilgili bir başka sıfat olup, buna göre kelamın takdiri, "Allah gökleri, yedi kat olarak yarattı. Sen, onlarda, bir aykırılık ve farklılık göremezsin" şeklindedir. Ancak ne var ki, Cenâb-ı Hak, bu zamirin yerine, hem semâvâtın yaratılışının azametini göstermek, hem de onların aykırılıklardan ve uyumsuzluklardan uzak olduğuna dikkat çekmek için ifadesini koymuştur. Ki bu da, "Bunları, Rahman yarattı. O, tartışılmaz ve açık kudreti ile böyle birbiriyle mütenasip şeyleri yaratan Zat'tır" demektir.

Beşinci Mesele

Bil ki, bu ayetle Allah'ın ilminin mükemmel oluşu hususunda yapılan istidlalin şekli şudur: His (duyu) organları, yedi kat göğün çok sağlam ve muhkem bir biçimde yaratılmış nesneler olduğunu göstermektedir. Fiili ve işi bu denli sapasağlam olan bir failin, mutlaka, ama mutlaka âlim olması gerekir. Böylece bu durum, Cenâb-ı Hakk'ın, bütün malumatın âlimi olduğuna delalet ederken, O'nun, "Rahmanın yaratışında, hiçbir nizamsızlık göremezsin..." ayeti de, o semavâtın sapasağlam olduğuna bir işarettir.

İnsanların Fiilleri

Ka'bî, bu ayete dayanarak, günah olan fiillerin, Allah'ın mahluku olmadığını ileri sürer ve şöyle der; "Çünkü Allahü teâlâ, yarattığı şeylerde uyumsuzluğun olmadığını belirtmiştir. O, bununla, küçüklük-büyüklük; noksanlık ve kusur bakımındag bir uyumsuzluğun bulunmadığını kastetmemiştir. Binâenaleyh, ayetin bu ifadesini, hikmeti bakımından, yarattıktan içinde bir uyumsuzluğun bulunmadığı anlamına almak gerekir. İşte bu, bu açıdan, bir kısmı cehalet, bir kısmı yalan, bir kısmı sefihlik olan kulunun fiillerinin Kendisinin yaratması (mahluku) olmadığına delâlet eder."

Buna şu şekilde cevap verebiliriz: Bütün bunların, kudreti, iradesi ve "dâî" (sebepler) açısından, O'ndan sudur etmesinin sahîh olması ondan asla kabîh (çirkin) bir şeyin sudur etmemesi açısından, biz, ayetin bu ifadesini, "O'na nisbetle bu fiillerde bir uyumsuzluk, tutarsızlık yoktur" anlamına hamletmekteyiz. O halde niçin, ayeti, sîzin bahsettiğiniz anlamdaki farklılığa hamletmek, bizim bahsettiğimiz manadaki farklılığa hamletmekten daha evlâ ve üstün olsun?!.

Daha sonra Cenâb-ı Hakk, o göklerin sapasağlam olduğunu iyice pekiştirerek, "İşte gözünü çevir, hiçbir çatlak görecek misin?!" buyurmuştur. Bu da, "Cenâb-ı Hak buyurunca, O, bundan sonra adeta, "Belki de sen, tek bir bakışla, buna hakkıyla hükmedemezsin ve bu bakışta da yanılmanın vaki olabileceği sebebiyle, buna itimat edemezsin. O halde sen, defalarca bak; böylece, Rahmân'ın yarattığında bir uyumsuzluk bulunmadığına kati olarak inanacaksın.." demek istemiştir" demektir.

kelimesi, "yarmak" demek olan, (fatr) kelimesinin çoğuludur. Nitekim Arapça'da, "yardı-yarıldı..." denilir ki "Deve, diş yardı..." deyimi de bu manadadır. Nitekim Arapça'da, denilir ki, bunun anlamı, "et yarıldı da, içi gözüktü" şeklindedir. Müfessirler, ayetin bu ifadesine, "yarık, çatlak, delik..." manalarını vermişlerdir. İşte, onların bu hususta kullandıkları ifadeler bunlardır.

Daha sonra Cenâb-ı Hak,

3 ﴿