24"(Dünyada) geçmiş günlerde takdim ettiğiniz (iyi amellerin) karşılığı olarak afiyetle yiyin için". Bu, "onlara... denilir; emri verilir" demek olup, bu ifâdeyle ilgili birkaç mesele vardır. Kimi alimler, ayetteki "yeyiniz..." gibi emirlerin, ne vücub, ne de nebd ifade ettiklerini söyleyerek, "Çünkü ahiret, mükellef tutulma yurdu değildir" derlerken; kimileri de bu emirlerin nedb ifade etmesinin uzak bir ihtimal olmadığını; çünkü bu emirlerin maksadının, o insanı yüceltmek o insanın kalbine sevinç sokmak olduğunu söylemişlerdir. Ayetteki, (Hakka, 19) ifâdesinden dolayı, "O, hoşnut bir yaşayış içindir" ifâdesinden sonra, "yeyiniz, içiniz" cümlesinde hitap, çoğul sigasıyla yapılmıştır. Çünkü mânâ bakımından çoğuldur. Ayetteki, (......) ifadesinin manası, "daha önce yapmış olduğunuz salih ameller" şeklindedir. Çünkü, Arapça'da Islâf, fiilinin manası, "Sana, güzel ve iyilikle dönmesini, sana gelmesini umduğun şeyleri önceden yapmak" şeklinde olup, buna göre bu kelime, tıpkı, "Allah rızası için borç verme" anlamında olan (......)nın masdarı olan (......) gibi olur. Bir şey için malını harcadığında, denilmesi de, varıp buraya dayanır. Buna göre bu kelimenin manası, "Yapmış olduğunuz salih ameller sebebiyle..." şeklinde olur. "Eyyâm-ı hâtiye" ifadesiyle de, dünyadaki günler kastedilmiş olup (Ahkaf, 17) ve (Bakara. 134) ayetleri de böyledir. Kelbî, ayetin bu ifadesiyle "oruçlu günlerin" kastedildiğini söylemiştir. Zira onlar, yeme ve içme ile emrolununca, bu, bu yeme ve içmenin dünyada iken, oruç sebebiyle, Allah rızası için taatte bulunan, yeme ve içmeden kaçınan kimseler için olduğuna delalet etmiş olur. (......) ifâdesi, bu kulların, bu mükafaatı, amelleri sebebiyle hak eniklerine delalet eder ki, bu da, amelin, mükafaatı gerektirdiğini gösterir. Hem, taat işi Allah'ın yaptığı bir fiil olmuş olsaydı, o zaman Cenâb-ı Hak insana, onun yapmadığı bir şeyden dolayı mükafaat vermiş olurdu ki, bu, muhaldir. (Bu görüş Mu'tezile'ye ait olup) bunun cevabı malumdur. |
﴾ 24 ﴿