30"Bacak da bacağa dolaştı mı, o gün sevk yalnız Rabbinedir". İltifat, biraraya gelmek-toplanmak demek olup, tıpkı, "Sizi biraraya getireceğiz" (isra, 104) ayetinde olduğu gibidir. "Sâk"ın ne demek olduğu hususunda şu iki görüş ileri sürülmüştür: Birinci Görüş: Bu, büyük - müthiş, zor iş demektir. Nitekim me'ânî alimleri şöyle demektedirler: "İnsanı, bir sıkıntı sardığında, onu üzmek için paçaları sıvar. Bundan ötürü, zor ve çetin işlere sâk (bacak) denmiştir. Nitekim Araplar, harp iyice kızışıp şiddetlendiğinde, "Harp sâkı (bacağı) üzerine kaim oldu" derler. Ca'dî de şöyle der: "O, adeta savaşın kardeşidir, eğer savaş onu ısırırsa, o da onu ısırır... Yok onun başına işler açarsa, o da onun başına nice işler açar..." Daha sonra sözüne devamla (me'ânî âlimleri) şöyle der: "Ayetteki bu ifadeyle, "Dünyadan, dünyanın lezzetlerinden kopup ayrılma şiddeti ile, dünyadan çekip gitme şiddeti biraraya geldiği zaman, yahut aileyi, çocuğu, malı ve makamı geride bırakmanın sıkıntısı ile, düşmanların sevinip dostlarının kederlenmesi sıkıntısı biraraya geldiği zaman..." demektir. Velhasıl ortada, ahirete gitme, Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna çıkmanın sıkıntıları gibi pek çok sıkıntılar var. Yahut da, "Dostları - ahbapları terketmenin sıkıntısı ile, yabancı bir yurda gitmenin sıkıntısı biraraya geldiğinde..." demektir. Sâk İkinci Görüş: Buradaki "sâk" ile, o belli uzuv (bacak baldır) kastedilmiştir. Bu görüşte olanlar şu izahları yapmışlardır: 1) Şa'bi ve Katâde, burada bahsedilen bu iki sâk (bacak) ile, ölümle yüzyüze kalan kimsenin bacaklarının kastedildiğini söyleyerek, "Can çekişen kimsenin, ayaklarının birini diğerine nasıl sardığını görmedin mi?" demişlerdir. 2) Hasan el-Basrî ve Sa'îd b. Müseyyeb, bu iki bacak ile, ölen kimsenin kefene konulduğunda, iki ayağının bağlanışının kastedildiğini söylemişlerdir. 3) Kişi öldüğünde, bacakları kurur (cansızlaşır), dolayısıyla da birbirine dolanır. Daha sonra Hak teâlâ, "O gün sevk yalnız Rabbine'dir" buyurmuştur. Mekâl kelimesinin fiilinin mimli masdarı olması gibi, "mesak" da fiilinden mimli masdardır. Bu hususta şu iki izah yapılabilir: a) Bu ifadeyle, "kendisine sevkedilen" yani Hak teâlâ kastedilmiştir. b) Bununla, o gün bu sevk işini yapanın Rab Teâlâ olduğu kastedilir ve buna göre mana, "Bunların şevki, Allah'a havale edilmiştir. |
﴾ 30 ﴿