3

“Ve'n-nehari izâ cellâhâ” "Ona parlaklık verdiği zaman gündüze..."

buyurmuştur. Tediye, ortaya koymak, açmak demektir. “Cellâhâ” kelimesindeki “Hâ” zamirinin neye raci olduğu hususunda da şu iki izah yapılabilir:

1) Zeccâc'a göre, bu zamir, güneşe racidir. Bu böyledir, zira gündüz, güneşin aydınlığından ibarettir. Binâenaleyh, bu demektir ki, gündüz ne kadar parlak olursa, güneş de o nisbette parlaktır, demektir. Çünkü, eserin kuvveti ve kemali, müessirin kuvvetine delalet eder. Böylece de adeta, gündüz, güneşi ortaya koymuş ve açıklamış gibi olur. Bu manaya göre bu ifade, Cenâb-ı Hakk'ın, "Onun vaktini kendisinden başkası açıklayamaz.." (Yani, onu ortaya koyamaz) (A'râf, 7/187) ayeti gibi olmuş olur.

2) Ekseri ulemanın görüşüne göre, her ne kadar daha önce geçmese bile, bu zamir, ya, "karanlığa", ya "dünya"ya, yahut da, "yer"e racidir. Cumhur şöyle demektedir. Araplar, kuşluk vaktini kastederek, “Esbehat bâridete” semâyı kastederek de “Erselet” ifadelerini kullanırlar (yani faili açıkça zikretmeden kullandıkları vakidir).

Güneşi Perdeleyen Gece

3 ﴿