4"Hakikaten sizin sa'y-ü gayretiniz çeşit çeşittir". Bu ayet, geçen ayetlerdeki yeminlerin cevabıdır, böylece Allahü teâlâ, ceza (karşılık) bakımından kullarının amellerinin farklı farklı oluşları hususunda, o şeylere yemin etmiş demektir. “Şettâ” kelimesi, “Meridun-merdâ” (Hasta-hastalar) kelimesinde olduğu gibi, “Şetitun” kelimesinin çoğuludur. Aralarındaki farklılıktan ve mesafeden ötürü, çeşit-çeşit olan şeylere "şettâ" denilir. Çünkü "şetât" masdarı, birbirinden "uzaklaşma ve ayrılma" manasınadır. Buna göre sanki, "Şüphesiz sizin amellerinizin bir kısmı, değer kısmından uzak ve farklıdır" denilmek istemiştir. Çünkü bu amellerin bir kısmı dalalet, bir kısmı hidayettir; bir kısmı cenneti, bir kısmı da cehennemi icâb ettirmektedir Dolayısıyla bu iki çeşit arasında çok fark vardır. Hak teâlâ'nın, "Cehennemlikler ile cennetlikler bir olmaz" (Haşr, 59/20); "Mü'min olan, fasık olan gibi midir? Hayır, bunlar bir olmazlar" (Secde, 32/18); "Günah işleyenler, Bizim kendilerini, iman edip, salih ameller İşleyenler gibi sayacağımızı mı sanırlar, dirileri ve ölüleri bir mi? Hükmedegeldikleri bu şey ne fena!" (Câsiye, 45/21) ve "Gölge ile sıcaklık bir olur mu?" (Fatır, 35/21) ayetleri de, mana bakımından bu ayete yakındırlar. Müfessirler bu ayetin, Hazret-i Ebû Bekir (radıyallahü anh) ile, Ebû Süfyan hakkında nazil olduğunu söylemişlerdir. Hak teâlâ daha sonra, biraz önce de söylediğimiz gibi, amellerin iyi veya kötü, mükafaat veya cezayı gerektiren cinsten olmak üzere farklı farklı olduklarını beyan ederek şöyle buyurmuştur: |
﴾ 4 ﴿