3

"Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır"

ayetinin beyan ettiği husus olup, bununla ilgili birkaç mesele vardır.

Ayetin Tefsiri

Bu ayetin tefsiri hususunda şu izahlar yapılabilir:

1) Bu, "Bu gecede yapılan ibadetler, kendisinde bu gecenin bulunmadığı bin aydan daha hayırlıdır" demektir. Zira, "Kendisinde bu gecenin bulunduğu bin aydan daha hayırlıdır" denilmesi muhaldir. Allahü teâlâ'nın bu gecede olan lütufları, muhtelif iyilikleri ve rızıkları, alabildiğince arttığı için, bu, bu şekilde ifade edilmiştir.

2) Mücâhid şöyle demektedir: "İsrailoğulları arasında, sabaha kadar namaz kılan, sabahtan akşama kadar da cihad yapan birisi vardı. Ve bu kimse bu işi bin yıl böyle devam ettirdi. Derken, Allah'ın Resulü ve mü'minler buna imrendiler de, işte bunun üzerine Allahü teâlâ, bu ayeti indirdi. Yani, "Senin ümmetin için Kadir gecesi, bin yıl silahına sarılan o İsrailî kimsenin bin yılından daha hayırlıdır" demektir.

3) Malik ibn Enes de şöyle der: "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, indirilen yaşama süreleri (liste halinde) gösterildi de, ümmetinin ömrünü kısa buldu. Böylece de, diğer ümmetlerin yaptığı hayırlı işleri, ümmetinin yapamayacağından endişelendi de, işte bunun üzerine Cenâb-ı Hak, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'e Kadir gecesini verdi. Ve, Kadir gecesi, diğer ümmetlerin bin ayından hayırlı oldu..."

4) Kasım ibn Fadl, İsa ibn Mazin'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Hasan İbn Ali'ye. "Ey mü'minlerin yüzünü karartan, sen, (Muaviye'yi kastederek), bu adama yöneldin de, ona biat ettin" dedim. Bunun üzerine Hasan şöyle dedi: "Allah'ın Resulü, rüyasında, Ümeyve oğullarının peygamberin minberine teker teker ayak bastıklarını, bir rivayette de, minber üzerine, maymunların sıçrayışı gibi sıçradıklarını gördü de, bu ona ağır geldi. İşte bunun üzerine Cenâb-ı Hak, “Bin aydan hayırlıdır” ifâdesine kadar bu sûreyi indirdi.." Yani, Cenâb-ı Hak, bu "bin ay" tabiriyle, Ümeyye oğullarının krallık süresini kastetmiştir. Bunun üzerine Kasım, "Biz, Ümeyve oğullarının krallık süresini hesapladık, bir de ne görelim, o, bin aymış" dedi.

Kadî, bu izahları tenkid eder ve "Bu bin ayın, Ümeyye oğullarının idaresi günleri manasına alınması akıldan uzaktır." Çünkü Cenâb-ı Hak, bu gecenin faziletini, kınanmış bin ayı zikretmekle anlatmaz. Halbuki, Ümeyye oğullarının idare günleri ise, hep mezmumdur..." der. Bil ki, bu tenkit tutarsızdır, zira, Ümeyye oğullarının idarede bulunduğu bu günler, dünyevi saadetler açısından ulu ve kıymetli günlerdir. Binâenaleyh, Cenâb-ı Hakk'ın, "Ben sana bir gece verdim ki, bu gece, dini mutluluklar açısından o dünyevi mutluluklardan daha üstündür" demiş olması imkansız değildir.

Ayetin Müjde ve Tehdit İfade Etmesi

Bu ayette, hem alabildiğine bir müjde, hem de alabildiğine bir tehdid yatmaktadır.

Bunun müjde olmasına gelince, bu, Allahü teâlâ'nın bu hayırlılığın miktarını beyan etmeksizin, bu gecenin hayırlı bir gece olduğunu belirtmiş olmasıdır. Ve bu tıpkı, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in, Hazret-i Ali (radıyallahü anh), Amr Ibn Abdi Vedd el-Âmirî'nin karşısına çıktığında, "Bu, ümmetinin kıyamete kadar olacak olan amelinden daha üstündür" demesi gibidir. Çünkü Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), "Bu ümmetimin ameli gibidir" dememiş, tam aksine, "ümmetimin amelinden daha üstündür" demiştir. Buna göre Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) adeta, "Bu amelin, "tartılma için kafidir; gerisi ise, tartılmasa da olur..." demek istemiştir.

Bil ki, kim ki, bu geceyi ihya ederse, bu kimse sanki Allah'a, seksen küsur yıl ibadet etmiş gibi olur. Bu geceyi her yıl ihya eden kimse de, pekçok ömür yaşamış gibi olmuş olur. Kim, kati olarak bu geceyi rast getirmek için ayın tümünü ihya ederse, bu kimse de adeta, otuz Kadir gecesi ihya etmiş gibi olur. Rivayet olunduğuna göre, kıyamet gününde dörtyüzyıl Allah'a ibadet eden bir İsrailli ile, bu ümmetten kırk yıl Allah'a ibadet etmiş birisi bir araya getirilir. Derken, bu ümmetten olanın sevabının daha çok olduğu görülür. Bunun üzerine İsrailli,

"Sen, adilsin. Oysa ki ben, onun sevabının daha çok olduğunu görmekteyim" der. Bunun üzerine de Cenâb-ı Hak,

"Çünkü sizler, dünyevi cezadan korkuyordunuz da, bunun üzerine ibadet ediyordunuz. Halbuki, ümmet-i Muhammed'in, "Sen onların için bulunduğun sürece ben onlara azab edici değilim" (Enfal, 8/33) ayetinden dolayı teminatları vardı ve bu konuda emin idiler. Ama, buna rağmen onlar yine de ibadet ediyorlardı. İşte bu yüzden, bunların ibadetleri, daha çok ibadeti gerektirmiştir" demiştir.

Bu ayetteki tehdide gelince, Allahü teâlâ büyük günah sahibini cehenneme girmekle tehdit etmiştir. Yüz Kadir Gecesini ihya etmek bile, bu kimsenin, tek bir daneyi eksik tartıp eksik ölçmesi sebebiyle hak etmiş olduğu o azabtan onu kurtaramaz. İşte bu yüzden burada, günahkarın halinin perişan ve güç olduğuna bir işaret vardır.

Bir Gecelik Amele Bin Aylık Ecir?

Birisi şöyle diyebilir: "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın, "Ecrin, yorgunluğunun, yani yaptığın işin miktarına göredir" Buhari, Umre, 8; Müslim, Hacc, 127 (2/877), (Benzer Hadis). dediği sahihtir. Halbuki, bin yıl taatta bulunmanın, tek bir gecede taatta bulunmadan daha zor olacağı ise, malumdur. Binâenaleyh, bu ikisinin denk olması nasıl düşünülebilir? Buna, şu birkaç açıdan cevap verilebilir:

1) Aynı işin, kendisine eklenen farklı durumlar sebebiyle iyilik veya kötülük açısından farklı hükümler olması normaldir. Baksana, mesela cemaatla kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha üstündür. Halbuki aslında kılınan namaz her iki durumda da aynıdır. Bir hristiyana zina iftirası atan tazir ile cezalandırılırken, bir iffetli müslümana bu iftirayı atana had (seksen kırbaç) uygulanır. Binâenaleyh bu gibi yerlerde, şekil aynı olmasına rağmen hükümler farklı farklı olmuştur. Hatta aynı sözü Hazret-i Aişe (radıyallahü anha) hakkında söyleseydin, bu küfür (inkar) olurdu. İşte bu yüzden Cenâb-ı Hak, "Siz onu basit birşey sanıyorsunuz ama o, Allah katında pek büyük bir şeydir" (Nur, 24/15), buyurmuştur. Bu böyledir. Çünkü bu, yüksek bir ilim rahlesi olan Hazret-i Aişe (radıyallahü anha) hakkında bir ta'ndır. Çünkü Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), onun için, "Dininizin üçte ikisini şu Humeyrâ'dan alınız" Keşfu'l-Hafa, 1/384. buyurmuştur. Hazret-i Aişe mü'minlerin annesi olduğu için, bütün mü'minler hakkında bir ta'ndır. Çünkü çocuğun, anası kafir bile olsa, anasına iftira edilmesi durumunda hak taleb etme yetkisi vardır. Daha doğrusu bu, gayret, yani kıskançlık bakımından en ileri noktada bulunan Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e yönelik bir ta'ndır; bundan da öteye, Allah'ın hikmetini ta'ndır. Çünkü Cenâb-ı Hakk'ın, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i -hâşâ- zâniye bir kadınla evli olarak bırakması caiz olmaz. Sonra, "Bu zina etmiştir" diyen kimse, bunun aslında dağlardan daha ağır bir şey olmasına rağmen, basit ve hafif birşey olduğunu sanmıştır. İşte bütün bu izahlarla, bu fiillerin sebepleri ve konumları farklı farklı olduğu için sevab ve ceza hususlarında neticelerinin de farklı olacağı ortaya çıkar. Dolayısıyla da şekil açısından -zahiren- az görünen taatın mükafaat bakımından pek çok taata denk olabilmesi akıldan uzak görülemez.

2) Hakîm olan Cenâb-ı Hakk'ın maksadı, insanları taata ve ibadetlere çekmektir. Böylece O bazan bir taatın ücretini (sevabını) iki katına çıkarır ve mesela, "Şüphesiz zorlukla beraber bir kolaylık vandır, zorlukla beraber bir kolaylık vardır" (İnşirah, 94/5-6) buyurarak (bir zorluğa iki kolaylık va'detmiştir); bazan on katına, bazan da yediyüz katına çıkarır. Bunu bazan zamanı açısından, bazan da yeri (yani yapıldığı yer) açısından böyle değerlendirir. Bütün bunlardan Cenâb-ı Hakk'ın asıl maksadı, mükellefi ibadete çekmek ve onu dünyaya dalmaktan geri durdurmaktır. İşte bu yüzden Beytullah ve Zemzem diğer yerlere ve sulara üstün kılınır; Ramazan diğer aylardan üstün tutulur; cum'a, diğer günlerden faziletli sayılmıştır; da Kadir gecesi diğer gecelerden efdal kılınmıştır ki bütün bunların maksadı biraz önce bahsettiğimiz şeydir.

Melek İnsan Münasebeti

İkinci Cihet: Bu gecenin faziletine dair ikinci cihet de şu ayetin ifade ettiği husustur:

3 ﴿