2"Yer, ağırlıklarını çıkardığı zaman...". Bu ayetle ilgili olarak iki mesele var: "Eşkâl (ağırlıklar)ın" ne demek olduğu hususunda şu iki görüş ileri sürülmüştür: a) Bu kelime, "sikal"in çoğuludur ve "sikal", er eşyası demektir. Nitekim Hak teâlâda, "Sen, eşkâlim taşırsın" (Nahl,7) buyurmuştur. Buna göre Allah, yerin içindeki defineleri, yerin ağırlıkları diye ifade etmiştir. Ebû Ubeyde ve Ahfeş şöyle demektedirler: "Ölüler yerin içinde oldukları zaman bu Arapçada yani "yerin ağırlığı" diye anlatılır; üzerinde olduğu zaman ise, "üzerindeki ağırlık" diye anlatılır." Cinlere ve insanlara, "sakaleyn" denilmesinin, içinde olduklarınd veya üzerinde bulunduklarında, yeryüzünün bunlarla ve oluşundan ötürü olduğu da ileri sürülmüştür. Daha sonra bunlar, "Ayetteki zelzele ile birinci sarsıntı kastedilmiştir. Çünkü Allahü teâlâ, peşisıra, "Yer, ağırlıklarını çıkardığı zaman" buyurarak, bu "ağırlıklar" ile, yerin içindeki defineleri kastetmiştir. Yer içindeki defineleri böylesine dışarı atınca, yeryüzü altınlarla dopdolu olur, ama hiç kimse dönüp bunlara bakmaz. Buna göre altınlar, insanlara seslenerek adeta "Hani sen, dinini ve dünyanı, benim uğruma harab etmiyor mu idin" der. Yahut bu hazinelerin ortaya çıkarılmasının hikmeti, Hak teâlâ'nın, "O gün bunlar, cehennem ateşinde kızdırılacak ve o'kimselerin alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlancak" (Tevbe, 35) sırrının tecelli ettiğini göstermektir. Bu ayetteki sarsıntı ile, ikinci sarsıntının, yani kıyametin kopmasından sonraki sarsıntının kastedildiğini söyleyenler ise demişlerdir ki: "Yeryüzü ağırlıklarını, yani içindeki ölüleri (cesetleri), tıpkı annenin çocuğu'dipdiri doğurduğu gibi, diri olarak ortaya kor" demişlerdir. Yeryüzünün, ölüleri defnedildiği gibi ölü olarak dışarı attığı, Allahü teâlâ'nın daha sonra bunları dirilttiği de söylenmiştir. b) "Eskâ" (ağırlıklar), "yeryüzünün sırları" manasınadır. Dolayısıyla o gün sırlar ortaya çıkar. Bundan ötürü Hak teâlâ, "O gün (yer) bütün haberlerini anlatacak böylece senin lehine veya aleyhine şahadette bulunacak" buyurmuştur. Allahü teâlâ yeryüzünden bahsederken, "Biz yeri bir toplantı yeri yapmadık mı?" (Mürselat, 25) buyurmuştur. Ama daha sonra bu yer, seni dışarı atan bir hale gelmiştir. Bu da, "Her emziklinin gözü o gün, emzirdiği evladını görmez olur" (Hacc, 2) ve "O gün kişi kardeşinden (...) kaçar" (Abese, 34) ayetlerinin anlattığı durumdur. |
﴾ 2 ﴿