4"Hayır... İlende bileceksiniz. Yine hayır. İleride bileceksiniz". Bu ifadeler, hem daha öncekilerle, hem de sonrakilerle alakalıdır. Kendinden öncesi ile alakası, bir red ve yalanlama tarzında olup, "Bunların sandığı gibi, hakiki mutluluk sayı, mal ve evlad çokluğuna bağlı değildir" manasındadır. Sonrası ile alakası ise, yemin manasına gelişinden ötürüdür. Buna göre, "Yemin olsun ki gerçekten bileceksiniz. Fakat fasık, tevbe ederse; kafir, müslüman olursa; hırslı da, zahid olursa durum değişir" demek olur. Hasan el-Basrî'nin şu sözü de bu manadadır: "Etrafındakilerin çokluğu seni aldatmasın. Çünkü yalnız öleceksin, yalnız dirileceksin ve yalnız hesaba çekileceksin." Bu söz de, Cenâb-ı Hakk'ın, "O gün kişi kardeşinden kaçar..." (Abese, 34); "O (insan) Bize tek başına gelir" (Meryem, 80) ve "Andolsun ki Bize ferd ferd geleceksiniz"(Enam, 94) ayetlerinin hüiasasıdır. Binâenaleyh bütün bunlar, övünmene mani olması gereken hususlardır. Kellâ Edatı İle Yapılan Tekrarın İzahı Alimler, ayetteki tekrar hakkında şu izahları yapmışlardır: 1) Bu, te'kid (vurgu) içindir. Üstelik bu, tehdid üstüne tehdiddir. Nitekim nasihat ettiğin birisine, "Demedim mi, demedim mi böyle yapma diye..." dersin. 2) Birincisi, ölüm esnasında ona, "Sana müjde yok" denildiğinde; ikincisi de, "Kabir suali esnasında, "Rabbin kim?" denildiğinde; üçüncüsü o çağına çağırıp, herkesin dirildiği esnada "Falanca, bundan sonra bir mutluluğu olamayacağı bir biçimde artık şakidir ve "Bugün mücrimler aynîm" (Yâsîn, 59) denildiği zaman o insana, "kellâ" (hayır, hayır) denilecek. 3) Dahhâk bu ifadelere, "Ey kafirler, bileceksiniz; ey mü'minler sonra, sizler de bileceksiniz" manasını vermiş ve ayetleri (......) şeklinde okumuştur. O halde birincisi va'îd (tehdid), ikincisi va'd (müjde)dir. 4) Herkes, zulmün ve yalanın çirkin olduğunu; adaletin ve doğrunun güzel olduğunu bilir. Fakat bunların neticelirinin kıymetini bilemez. Buna göre Hak teâlâ, "Sen, ayrıntılı bir şekilde bunu bileceksin. Fakat, ayrıntı ziyadeye de muhtemeldir. Binâenaleyh ne zaman daha fazla lezzet elde edilirse, ilim de o nisbette fazlalaşır. Ceza tarafında da durum böyledir" demiş olur, Böylece Cenâb-ı Hak işi, durumlara göre taksim etmiş olur. Meselâ görürken artacak, öldükten sonra dirilirken daha artacak; hesab esnasında daha da artacak; cennete veya cehenneme girerken iyice artacak (ilmi ve cezası veya mükafaatı). İşte bu yüzden bir tekrar söz konusudur. 5) Bu iki ifadeden herbiri, kabir azabıyla ilgili, diğeri de kıyamet azabıyla ilgilidir. Nitekim Ebû Zerr (radıyallahü anh)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Kabir azabı konusunda şüphel vardır. Taki Ali b. Ebû Talib'in "Bu ayet, kabir azabına delildir. Hak teâlâ burada (sonra) edatını kullanmıştır. Çünkü bu iki alemin ve iki hayatın arasında bir ölüm (derecesi) vardır" deyinceye kadar." |
﴾ 4 ﴿