5

Yalnız Sana ibadet eder, yalnız Senden yardım dileriz.

23- "Yalnız sana ibadet ederiz.:

Burada üslubu çeşitlendirmek için gaibe hitaptan muhataba geçiş yapılmıştır. Çünkü sûrenin başından itibaren buraya kadar şanı yüce Allah'a dair haber verilmekte ve O'na sena edilmektedir. Nitekim yüce Allah'ın şu âyetinde de durum böyledir:

"Ve Rableri onlara tertemiz bir şarap içirmiştir." (el-İnsan, 76/21) diye buyurduktan sonra:

"İşte bu hiç şüphesiz sizin için bir mükâfattır." (el-İnsan, 76/22) diye buyurmaktadır. Şu âyette da bu şeklin aksini görüyoruz:

"Nihayet siz gemilerde bulunduğunuz zaman gemiler de onları güzel bir rüzgar ile götürdüklerinde..." (Yûnus, 10/22) Bu şekildeki anlatıma dair açıklamalar da bu âyetlerin tefsirinde yeri gelince yapılacaktır.

"İbadet ederiz"in anlamı "itaat ederiz"dir. İbadet itaat ve zilletle boyun eğmek demektir. Gidip gelenler için rahat bir şekilde yapılmış olan yol hakkında da denilir. Bunu el-Herevîsöylemiştir.

İbadetle mükellef olan kimsenin bu sözleri söylemesi Allah'ın rububiyyetini ikrar ve yüce Allah'a ibadeti de tahkiktir. Çünkü başka insanlar O'nun dışında kalan birtakım putlara ve başka şeylere ibadet etmektedirler.

"Ve yalnız senden yardım dileriz", yani yardımı, desteği ve başarıyı senden istiyoruz.

Sülemi, "Hakaik" adlı eserinde: Muhammed b. Abdullah b. Şâzân'ı şöyle derken dinledim: Ebû Hafs el-Ferğânî'yi şöyle derken dinledim: Her kim: "Yalnız Sana ibadet eder ve yalnız Senden yardım dileriz"in anlamını ikrar eder ve kabul ederse o Cebriyyecilikten de Kaderiyyecilikten de uzak kalmış olur.

24- İbâdet Yalnız Allah'adır:

Şayet mef'ûl

"İyyâke: Yalnız sana" lâfızları) niçin fiilin (Na'budu ve nestein: İbadet ederiz, yardım dileriz) lâfızlarından önce gelmiştir? denilecek olursa, şu cevap verilir: Önemi dolayısıyla böyle olmuştur. Araplar önemli olanı öne alırlar. Anlatıldığına göre bedevi bir Arap diğerine sövmüş, kendisine sövülen ona iltifat etmemiş, bu sefer söven kişi iltifat etmeyene seni kastediyorum" demiş, öteki de (aynı şekilde mef'ûlu öne alarak): Ben de senden yüzçeviriyorum" diye cevap vererek her ikisi de daha çok önem verdikleri kelimeyi öne almışlardır. Diğer taraftan ibadet eden ile ibadet lâfızları, kendisine ibadet edilen ma'buddan önce zikredilmesin diye böyle olmuştur. O bakımdan fiilin mef'ûlden önce getirilerek: (...........) şeklindeki kullanım câiz olmadığı gibi şeklindeki bir kullanım da câiz değildir. Bunun yerine Kur'ân'ın lâfzı ne şekilde ise ona uymak gerekir. el-Accac der ki:

"Yalnız sana dua ederim, kabul et, yalvarıp yakarmamı

Günahlarımı bağışla ve gümüşümü (malımı) çoğalt."

Şairin:

"Sana doğru (yürüdü bu dişi deve) senin yanına varıncaya kadar."

Şeklindeki ifadesi ise şaz olup ona kıyas edilerek söz söylenemez.

"Iyyâke (yalnız sana)" lâfzının tekrarlanış sebebi ise

"yalnız Sana ibadet ederiz", "başkasından yardım dileriz" gibi bir mananın vehmedilmemesi içindir.

25- "îyyâke" Kıraati:

Kıraat İmâmları ile ilim adamlarının Cumhûru her iki yerdeki "iyyake" lâfzının "ya" harfini şeddeli olarak okumuşlardır. Amr b. Fâid ise, hemzeyi esreli "yâ" harfini de şeddesiz olarak "iyâke" şeklinde okumuştur. Çünkü o, ya'nın şeddeli okunuşu ağır olduğundan ve ondan önce de esre bulunduğundan dolayı ya'yı şeddeli okumayı hoş görmemiştir. Şu kadar var ki bu, kabul görmemiş bir okuyuş şeklidir. Çünkü o takdirde anlam: "Senin güneşine veya ışığına ibadet ederiz" gibi bir hal alır. Çünkü ifadesi "güneşin ışığı" anlamına gelir. Bazen baştaki hemze üstün olarak da (eyâtu) şeklinde de okunabilir. Şair der ki:

"Diş etleri müstesna güneş güzelleştirdi, beyazlattı onu(n dişlerini)

Ve üstüne saçıldı, ayrıca ağzına sürme alıp ısırmadı (dişleri kararmadı)."

Ayın etrafındaki hale ne ise "iyâf'ın da güneş için o olduğu da söylenmiştir.

el-Fadl er-Rukaşi (hemzeyi üstünlü okuyarak) "eyyâke" şeklinde okumuştur. Bu yaygın bir söyleyiştir. Ebû Sevvar el-Ğanevi de her iki yerde de "hiyyâke" şeklinde okumuştur. Bu da bir şivedir. Şair der ki:

"Sakın o işten, çünkü gidişleri geniş olursa,

Fakat dönüşleri senin için dar olur.

26- Yardım Yalnız Allah'tan İstenir:

“Ve yalnız Senden yardım dileriz" âyeti cümlenin cümleye atfedilmesidir. Yahya b. Vessab ile el-A'meş, ilk "nun" harfini esreli okuyarak "nistein" şeklinde okumuşlardır. Temim, Esed, Kays ve Rabia'nın şivesi böyledir. Bu kelimenin (yardım diledi) anlamınadan geldiğini göstermek için vasıl eliflerinin esreli okunuşu gibi "nun" harfi de esreli okunmuştur, kelimesinin aslı şeklindedir. "Vav" harfinin harekesi ayn'a kalb edilerek "ya" halini almıştır. (Nesteinu olmuştur)

Mastarı şeklindedir. Aslı ise dır. Vav'ın harekesi ayn'a intikal edince bu sefer vav, elife dönüştü. İki sakin bir araya gelmeyeceğinden dolayı ve fazla olduğu için ikinci elif hazfedildi. Birinci elifin hazfedildiği de söylenmiştir. Çünkü birincisi mana içindir. Bunun yerine geçmek üzere de ha (yuvarlak t) gelmiştir.

5 ﴿