56Sonra sizi ölümünüzden sonra tekrar dirilmiştik. Şükredesiniz diye. 4- Ölümden Sonra Diriliş: "Sonra sizi ölümünüzden sonra tekrar dirilttik." Katâde der ki: Önce öldüler ve canları alındı, daha sonra ise ecellerini tamamlayıncaya kadar diriltildiler. en-Nehhâs der ki: Bu Kureyşlilerden olup da öldükten sonra dirilişe îman etmeyenlere karşı ve ayrıca kendilerine böyle bir haber verilmek suretiyle de Kitap ehline karşı bir delil getirmektir. Yani: Ölümden sonra diriltmek suretiyle size yaptığına karşı "şükredesiniz diye" demektir. Şöyle bir açıklama da yapılmıştır: Onlar başkasının ibret alacağı şekilde hareketten kesilmek anlamında öldüler, sonra da bu durumdan kurtarıldılar. Zaten diriltmenin asıl anlamı serbest bırakmak demektir. Hayır, diriltmenin (ba's)ın asıl anlamı birşeyi yerinden kıpırdatıp harekete getirmek demektir. Meselâ, dişi deveyi harekete getirdim, anlamını ifade etmek üzere bu tabir kullanılır. İmruu'l Kays der ki: "Ve samimi genç delikanlılar ki seher vakti onları harekete geçirdim (ba's) Hepsi de kimi şaşkın kimi sarhoş gibi kalktılar." Şair Antere de şöyle demektedir: "Ve nice soylu arkadaş ki onları ben uyandırdım (ba's) Geceleyin uykusuzluktan boyunları bükük halde." Kimisi de: "Sonra sizi ölümünüzden sonra tekrar diriltmiştik" âyetini daha önce bilgisiz olduğunuz halde size öğretmiştik diye açıklamıştır. Derim ki: Birinci açıklama şekli daha doğrudur. Çünkü kullanılan ifadelerde aslolan hakikattir. Bu ölüm bir cezalandırma ölümü idi. Şanı yüce Allah'ın: "Binlerce kişi oldukları halde, ölüm korkusundan dolayı yurtlarından çıkanları görmedin mi? Allah onlara: Ölün, dedi sonra da onları diriltiverdi."(el-Bakara, 2/243) âyeti de ileride geleceği üzere bu türdendir. 5- Öldükten Sonra Diriltilenlerin Mükellefiyeti: el-Maverdî der ki: Öldükten ve bu konuda zorunlu bilgiyi gerektiren halleri açıkça gördükten sonra, diriltilen kimselerin mükellefiyetlerinin devam edip etmediği hususunda iki görüş vardır. Birinci görüşe göre, akıl sahibi herhangi bir kimsenin teabbüdden uzak durmaması için tekliflerinin devam ettiği şeklindedir. İkinci görüşe göre zorunlu bilgiyi değil de bu husustaki istidlali nazarı itibare alarak tekliflerinin sakıt olduğu şeklindedir. Derim ki: Birinci görüş daha doğrudur. Çünkü İsrailoğulları havada üzerlerine düşmek üzere olan dağı gördüler, ateşin etraflarını çevirmiş olduğunu gördüler, bu zorunlu olarak onları îman etmeye mecbur etti. Bununla birlikte teklifleri de devam etti. Hazret-i Yûnus'un kavmi de onlar gibidir. Mükellef olmaktan çıkmalarına imkan yoktur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. |
﴾ 56 ﴿