80Onlar bir de: "Sayılı günler dışında bize kat'iyyen cehennem ateşi dokunmaz" dediler. De ki: "Allah'tan bir ahid mi aldınız? Allah asla ahdinden dönmez. Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz birşeyi mi söylüyorsunuz?" Bu âyete dair açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız: "Onlar" yani yahudiler "bir de: Sayılı gönler dışında bize katiyyen cehennem ateşi dokunmaz, dediler." Bu âyet-i kerimenin nüzul sebebiyle ilgili farklı görüşler vardır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yahudilere: "Cehennem ehli kimlerdir?" diye sormuş, onlar da: Biziz, fakat bizim arkamızdan da bizim yerimize siz geçeceksiniz, dediler. Hazret-i Peygamber onlara: "Yalan söylüyorsunuz, siz de biliyorsunuz ki biz oraya sizden sonra sizin yerinize gelmeyeceğiz." Buhârî, Tıb 55, Cizye 7; Müsned, II, 451. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nazil oldu. Bu açıklama İbn Zeyd'e aittir. İkrime ise İbn Abbâs'tan rivâyetle der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye geldiğinde yahudiler şöyle diyordu: Bu dünya(nın ömrü) yedi bin yıl olacaktır. İnsanlar cehennemde dünya günlerinden her bir sene mukabilinde ahiret günlerinden cehennemde bir tek gün azap göreceklerdir. Bunun üzerine yüce Allah bu âyet-i kerimeyi indirdi. Bu Mücâhid'in de görüşüdür. Bir başka kesim ise şöyle demiştir: Yahudiler dediler ki: Tevrat'ta belirtildiğine göre cehennem kırk yıllık bir mesafe (boyunda)dır. Ve kendileri de her günde bir yıllık mesafeyi katedecekler, nihayet orayı tamamlayacaklar, Cehennem de yok olup gidecektir. Bunu da ed-Dahhâk İbn Abbâs'tan rivâyet etmiştir. Yine İbn Abbâs'tan gelen rivâyete göre yahudiler Tevrat'ta şunun yazılı olduğunu iddia etmişler: "Cehennemin iki ucu arasında Zakkum ağacına ulaşıncaya kadar kırk yıllık bir uzaklık vardır." Yine yahudiler şöyle demişlerdir: Bizler Zakkum ağacına ulaşıncaya kadar azap göreceğiz. Ondan sonra da cehennem yok olup gidecektir. Yine İbn Abbâs'tan ve Katâde'den rivâyet edildiğine göre şöyle demişlerdir: Yahudiler şöyle dediler: Allah, kendilerini buzağıya taptıkları gün sayısı olan kırk gün cehenneme sokacaklarına dair yemin etmiştir. Ancak -önceden de geçtiği üzere- Allah onların bu iddialarını yalanlamıştır. 2- "Sayılı Günler" ve Ay Hali Süresi: Bu âyet-i kerimede Ebû Hanîfe ve arkadaşlarının görüşleri reddedilmektedir. Çünkü onlar Hazret-i Peygamber'in: "Ay hali olduğun günlerde (eyyam) namazı bırak" Bu manadaki hadisler için bk. Buhârî, Vudû' 63, Hayz 19; Müslim, Hayz 62; Ebû Dâvûd, Tahâre 109; Tirmizî, Tahâre 93; Nesâî, Tahâre 133, 134, 137, Hayz 2, 4, 6; İbn Mâce, Tahâre, 115, 116; Dârimî, Vudû' 80, 84; Müsned, VI, 194. hadisini, ay hali süresinin kendisine ay hali günleri denilebilecek kadar olması gerektiğine dair delil göstermişlerdir. Bunun asgarî süresi ise üç, azami süresi ise ondur. Bunu şöyle açıklarlar: Çünkü üç günden daha aşağısı hakkında bir gün ve iki gün denilir. On günden fazlası için ise on bir gün denilir. "Günler" denilmez. Aksine üçten ona kadar günler için (eyyam) tabiri kullanılır. Yüce Allah da Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurmuştur. "Hac günlerinde üç gün (eyyam) oruç tutunuz." (el-Bakara, 2/196); "Evlerinizde üç gün (eyyam) daha yaşayın." (Hud, 11/65); "O, rüzgârı onlara yedi gece ve sekiz gün (eyyam) musallat kıldı." (el-Hâkka, 69/7) Ancak bu görüşün sahiplerine şöyle denilir: Yüce Allah ise bütün ayı kapsamak üzere oruç hakkında: "Sayılı günler (eyyam)" (el-Bakara, 2/184) diye buyurduğu gibi, "Sayılı günlerden (eyyam) başka bize ateş asla dokunmaz" (Âl-i İmrân, 3/54) diye buyurmaktadır. Burada kastedilen "sayılı günler" buzağıya taptıkları kırk günlük süredir. Yine "eyyam (günler)" arızî herhangi bir şeye izafe edildiği takdirde bununla sayının sınırlandınlması kastedilmez. Bunun yerine: Yürüdüğün, yolculuk yaptığın ve ikamet ettiğin günler, denilir. İsterse bu otuz, ister yirmi isterse de dilediğin kadar sayı ile ifade edilsin farketmez. Bununla (Ebû Hanîfe) belki de ay hali olan kadın için mutad olan adet süresini kastetmiş olabilir. Bu adet süresi ise altı veya yedi gündür. Buna göre onun görüşünü bu şekilde anlamaya çalışmak daha uygundur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. 3- Allah Katından Alınmış Sözler mi Var? "De ki: Allah'tan bir ahid mi aldınız?" "Almak" ile ilgili açıklamalar daha önceden el-Bakara 2/51. âyet 6. başlıkta geçmiş bulunmaktadır. Yani sizler bundan önce salih bir amel işleyip îman edip itaat ettiniz de bu sebep dolayısıyla cehennemden çıkartılmanız mı gerekmektedir? Yoksa siz böyle şeyi onun size göndermiş olduğu vahyinden mi öğrenmiş bulunuyorsunuz? Şunu bilin ki "Allah asla ahdinden dönmez. Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz birşeyi mi söylüyorsunuz?" Bu âyet ta onlar için bir azar ve ağır bir sitemdir. |
﴾ 80 ﴿