215

Onlar sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki "Hayır türünden neyi infak ederseniz; o anne ve babanın, akrabaların, yetimlerin, yoksulların ve yolda kalmışlarındır. Şüphesiz her ne hayır işlerseniz Allah onu çok iyi bilendir."

Bu âyete dair açıklamalarımızı dört başlık halinde sunacağız:

1- Âyetin Nüzul Sebebi:

"Sana... soruyorlar" âyetini hafifletmek istersek o takdirde hemzeyi atar, onun harekesini "sin" harfine verip üstün okur, hemzeyi de hazfederek: diye okuruz.

Bu âyet-i kerîme Amr b. el-Cemuh hakkında nazil olmuştur. Oldukça yaşlı bir ihtiyar idi. Ey Allah'ın Rasûlü, dedi, benim malım pek çoktur. Ben o malın nesini tasadduk ediyim ve kime infak edeyim? diye sordu. Bunun üzerine:

"Onlar sana neyi infak edeceklerini soruyorlar" âyeti nazil oldu. el-Vâhidi, Esbâbu Nüzûli'l-Kur'ân, s. 69

2- Neyi İnfak Edecekler?

Altı satırlık bir yer tutan bu başlık, tamamıyla nahiv ile ilgili açıklamaları ihtiva ettiğinden, gerekli görülmeyip tercüme edilmemiştir.

3- Soruyu Soranlar:

Bu soruyu soranların mü’minler olduğu söylenmiştir. Anlamı şudur: Mallarını infak etmeleri gereken yollar nelerdir? Harcanması, infak edilmesi gerekeni nereye harcamahdırlar?

es-Süddî der ki: Bu âyet-i kerîme zekâtın farz olmasından önce nazil olmuştur. Daha sonra farz olan zekât bunu neshetmiştir.

İbn Atiyye der ki: Bu hususta el-Mehdevî, es-Süddî'ye görüş izafe etmekte yanılarak şu sözleri es-Süddî'ye nisbet etmiştir: Bu âyet-i kerîme farz olan zekât hakkındadır, daha sonra "anne ve babaya dair hüküm" bu âyet-i kerimeden neshedilmiştir. Halbuki İbn Cüreyc ve başkalan da şöyle demiştir: Bu mendubluk ifade eder. Zekât ise burada sözü geçen infaktan başka birşeydir. Buna göre âyet-i kerimede nesh söz konusu değildir, âyet-i kerîme nafile sadakanın harcama yerlerini beyan etmektedir. Varlıklı olan bir adamın, ihtiyaç sahibi olan anne ve babaya, onların kendisine göre olan nisbetle yiyecek, giyim ve buna benzer hususlarda durumlarını ıslah edecek kadarı ile, infakta bulunması vaciptir.

Mâlik der ki: Oğlun babasını evlendirme yükümlülüğü yoktur. Fakat babasının hanımına infak etmekle görevlidir. Bu ister onun öz annesi olsun, ister üvey. İmâm Mâlik'in: Oğul babasını evlendirmekle yükümlü değildir, demesinin sebebi, onun görüşüne göre çoğunlukla babanın evlenmek ihtiyacını duymayacağından dolayıdır. Şayet babasının evlenmeye mübrem bir ihtiyacı olursa onu evlendirmesi de vacip olur. Eğer bu böyle olmayacak olsaydı, anne babasına gereken infakı yapmasını oğlu için vacip kabul etmezdi. İbadetler ile alakalı malî harcamalara gelince, oğlun babasına hac masrafını veya Savaşa gitmek için gerekli masrafları vermek yükümlülüğü yoktur. Ancak onun fıtır sadakasını vermek mükellefiyeti vardır. Çünkü fıtır sadakası nafaka ve müslüman olmak sebebiyle kazanılan (yerine getirilmesi gereken) bir haktır.

4- Ne Harcanırsa Allah Onu Bilir:

"De ki: Neyi infak ederseniz" âyeti bir şarttır;

"o anne ve babanın ...dır" âyeti cevaptır. Aynı şekilde

"her ne hayır işlerseniz" şart,

"Allah onu çok iyi bilendir" âyeti de onun cevabıdır.

Yetim, miskin ve yolcuya dair açıklamalar daha önceden (el-Bakara, 2/83. âyet 5. başlık vd.) geçmiş bulunmaktadır.

Bu âyetin bir benzeri de yüce Allah'ın şu âyetidir:

"Akrabaya, yoksullara, yolculara haklarını ver..." (er-Rum, 30/38) Hazret-i Ali ise bunu ... işlerlerse" diye gaib olarak okumuştur.

Âyetin zahiri haber manasını ihtiva etmektedir ve yapılan amellerin karşılığını vermek va'dini kapsamaktadır.

215 ﴿