46

"Beşiğinde de yetişkinlik halinde de insanlarla konuşacaktır ve salihlerdendir."

"Ve salihlerdendir." Bu kelime de yine aynı şekilde:

"Şanı yücedir" kelimesine atfedilmiştir. Yani o, Allah'ın salih kullarındandır da.

Ebû Bekr b. Ebû Şeybe şunu rivâyet etmektedir: Bize Abdullah b. İdris, Husayn'dan o Hilal b. Yesaf'dan naklederek dedi ki: Beşikte yalnız üç kişi konuşmuştur. Bunlar Îsa, Yûsuf’un sahibi (yani kıssasında sözü edilen kişi) ile Cüreyc'in kıssasında sözü edilen kişidir. O, bu şekilde "Yûsuf’un sahibi" diye ifade kullanmıştır.

Müslim'in Sahih'inde ise Ebû Hüreyre'den Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle dediği rivâyet edilmektedir: "Beşikte üç kişiden başkası konuşmuş değildir. (Bunlar) Meryem oğlu Îsa, Cüreyc'in sahibi ile zorba birisinin adamıdır. Küçük bir çocuk annesinden süt emmekte iken ..." diyerek hadisi uzun uzadıya nakleder.

Ashab-ı Uhdud kıssasına dair Suhayb'ın rivâyet ettiği hadiste de şöyle denilmektedir: "Bir kadın da imanı dolayısıyla ateşe atılmak üzere getirildi. Beraberinde de bir küçük çocuk vardı."

Müslim'den başka eserlerde: "Süt emen bir çocuk getirdi. Ateşe düşmekte tereddüt etti. Çocuk ona: Anacığım, sabret, çünkü sen hak üzeresin, dedi."

ed-Dahhâk ise der ki: Altı kişi beşikte konuşmuştur. Bunlar Yûsuf’un şahidi, Fir'avun'un karısı Maşita'nın küçük çocuğu, Îsa, Yahya, Cüreyc'in adamı ile zorba olan kişinin adamı. ed-Dahhâk Ashab-ı Uhdud'dan söz etmez. Böylelikle o Ashab-ı Uhdud kısasında konuşan çocuktan söz etmemektedir. Onu da ilave ettiğimiz takdirde konuşanların sayısı yedi kişi olur. Bunun ile Hazret-i Peygamber'in: "Beşikteyken üç kişiden başka konuşan olmamıştır" hadisi arasında bir tearuz yoktur. Çünkü Hazret-i Peygamber bu hadisi söylediği durumda iken kendisine vahyedilenlerden elde ettiği bilgiye göre konuşmuştur. Daha sonra yüce Allah bu hususta dilediği şeylerin bilgisini verdi; o da bunların haberini verdi.

Derim ki: Yusuf kıssasında kendisinden söz edilen kişiye dair açıklamalar ileride geleceği gibi, Cüreyc kıssasında konuşan küçük ile zorba adamın ve Ashab-u Uhdudun kıssasında konuşan küçüğe dair açıklamalar da Müslim'in Sahih'inde yer almaktadır. Uhdud ashabı kıssası ise ileride yüce Allah'ın izniyle Buruc Sûresi'nde (85. sûre) gelecektir.

Fir'avun'un hanımı Maşita'nın küçük çocuğuna gelince; Beyhakînin rivâyetine göre İbn Abbâs şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "İsra'ya çıkarıldığım gece hoş bir kokunun geldiği bir yerde yürüdüm. Bu neyin kokusudur diye sordum. Bana Fir'avun'un kızı Maşita ile onun çocuklarının, dediler. Maşita'nın tarağı elinden düşmüş o da: Bismillah demişti. Fir'avun'un (diğer) kızı: Babam mı, diye sorunca o şöyle dedi: Benim de Rabbim, senin de Rabbin, babanın da Rabbi. Senin babamdan başka Rabbin mi var? diye sorunca: Evet benim de Rabbim, senin de Rabbin babanın da Rabbi Allah'tır. Fir'avun onu çağırdı ve: Benden başka Rabbin var mı? diye sordu. O: Evet, benim de Rabbim senin de Rabbin Allah'tır. Bunun üzerine Fir'avun bakırdan büyük bir kazanın kızdırılmasını emretti. Daha sonra Maşita'nın oraya atılmasını emredince: Senden bir isteğim var, dedi. Nedir o? diye sorunca şöyle dedi: Benim ve çocuklarımın kemiklerini bir yere getirip koyacaksın. Fir'avun: Evet senin bu istediğini üzerimizdeki hakkın dolayısıyla yerine getireceğiz. Emir verdi ve çocukları biri ötekinin ardına ateşe atıldılar. Nihayet aralarında süt emen bir çocuğa sıra geldi. O da (annesine): Anneciğim atıl, tereddüt gösterme. Çünkü biz hak üzereyiz, dedi." (İbn Abbâs) dedi ki: - Küçükken dört kişi konuşmuştur. İşte bu çocuk, Yusuf'un lehine şahitlik eden kişi ile Cüreyc kıssasında kendisinden söz edilen kişi ve Meryem oğlu Hazret-i Îsa'dır.

46 ﴿