47

Meryem dedi ki: "Rabbim bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olabilir?" Dedi ki: "Öyledir, Allah dilediğini yaratır. O birşeyin olmasını dilerse ona "ol" der; o da oluverir."

Yüce Allah'ın:

"Dedi ki: Rabbim..." Efendim, demektir. O bununla Hazret-i Cebrâîl'e hitap etmektedir. Çünkü Hazret-i Cebrâîl, ona insan suretinde görününce: Ben, senin Rabbinin sana tertemiz bir evlat bağışlaması için gönderdiği elçisiyim, demişti. Hazret-i Meryem, onun bu sözlerini işitince, hangi yolla çocuk sahibi olacağını sordu ve dedi ki: Bana hiçbir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur? Yani nikâh yoluyla kimse bana dokunmamışken. Kendi adıyla anılan sûrede ise:

"Ve ben ahlâksız bir kadın da değilim." (Meryem, 19/20) dediği nakledilmektedir. Bunu ise te'kid olmak üzere zikretmişti. Çünkü onun:

"Bana bir beşer dokunmamışken" şeklindeki sözleri helâl yolla olanı da haram yolla olanı da kapsamaktadır. Demek istiyor ki: Yüce Allah'ın yaratmakta uyguladığı adeti, çocuğun ya nikâh veya ahlâksızlık yoluyla dünyaya gelmesidir.

Şöyle de açıklanmıştır: O herhangi bir şeyi Allah'ın kudretinin dışında görmüş değildir. Fakat bu çocuğun nasıl olacağını öğrenmek istemişti. Bu çocuk ileride evleneceği kocasından mı olacak; yoksa doğrudan Allah'ın yaratmasıyla mı var edilecek? Rivâyet edildiğine göre Hazret-i Cebrâîl kendisine:

"Öyledir, Allah dilediğini yaratır" ile

"Öyle, fakat Rabbin, bu benim için pek kolaydır. Nitekim sen daha evvel birşey değilken seni yarattım; buyurdu" (Meryem, 19/9) deyince; gömleğinin yakasına ve yenine üfledi. Bu açıklamayı İbn Cüreyc yapmıştır.

İbn Abbâs da der ki: Hazret-i Cebrâîl parmağı ile gömleğinin yenini tuttu ve ona üfledi. Anında Hazret-i Îsa'ya gebe kaldı. Yine -yüce Allah'ın izniyle onun adıyla anılan sûrede açıklanacağı üzere- başka açıklamalar da yapılmıştı.

Kimisi de şöyle der: Hazret-i Cebrâîl'in üflemesi onun rahmine vardı ve öylelikle hamile kaldı. Kimisi de şöyle cevap verir: Hazret-i Îsa Hazret-i Cebrâîl'in üflemesinden yaratılmış olamaz. Çünkü o takdirde bu çocuğun bir kısmı melekten bir kısmı insandan olur. Fakat bunun sebebi de şudur: Yüce Allah Hazret-i Âdem'i yaratıp onun zürriyetinden mîsak alınca, suyun bir bölümü babaların sülblerinde bir bölümü de annelerin rahminde vardı. İki su bir araya geldiği vakit çocuk olur. Yüce Allah bu iki türlü suyu Hazret-i Meryem'de bir arada yaratmıştı. Onun bir bölümünü rahminde bir bölümünü de sulbünde. Hazret-i Cebrâîl sulbüne, şehveti harekete gelsin diye üfledi. Çünkü kadının şehveti harekete gelmedikçe hamile kalmaz. Hazret-i Cebrâîl'in üflemesiyle şehveti harekete gelince; sulbünde bulunan su, rahmine düştü. Böylelikle her iki su birbirine karıştı ve bundan dolayı da hamile kaldı. İşte yüce Allah'ın:

"O birşeyin olmasını dilerse" yani herhangi bir varlığı yaratmak isterse

"ona: Ol der o da oluverir" âyetinde anlatılan budur. Buna dair açıklamalar Bakara Sûresi'nde (2/117. âyet 2. başlıkta) yeterince yapılmış bulunmaktadır.

47 ﴿