51

"Şüphe yok ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na ibadet edin. Doğru yol işte budur."

Yüce Allah'ın:

"... tasdik edici olarak" âyeti deha önce geçen: "Peygamber olarak" âyetine atfedilmiştir. Bunun: Ben size tasdik edici olarak geldim, anlamında olduğu da söylenmiştir.

"Önümdeki" yani benden önceki

"Tevrat'ı tasdik edici olarak ve size" yiyeceklerden

"haram kılınan bazı şeyleri helâl yapayım diye." Bu âyette hazf vardır. Yani size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılayım diye geldim, anlamındadır.

Denildiğine göre Hazret-i Îsa, onlara günahları sebebiyle kendilerine haram kılınmış ve Tevrat'ta bulunmayan şeyleri helâl kılmıştır. İçyağlarını yemek ve tırnaklı her bir hayvanı yemek gibi.

Şöyle de denilmiştir: Hazret-i Îsa kendilerine aslında Tevrat'ta onlara haram kılınmamış olmakla birlikte, ilim adamlarının haram kıldığı birtakım şeyleri helâl kılmıştı.

Ebû Ubeyde der ki: Burada geçen "bazı" kelimesinin, herşey, hepsi anlamına olması da muhtemeldir.

Lebîd der ki:

"Eğer beğenmeyecek olursam, (o) yerleri pek çok terkederim;

Yahut da birtakım nefislere (herkese) ölümü gelip yapışır."

Ancak böyle bir açıklama tetkikçi, inceleyici dilcilere göre yanlıştır. Çünkü "bazı" ve "cüz" ifadeleri böyle bir yerde hepsi ve bütün anlamını ifade etmez. Çünkü Hazret-i Îsa, onlara Hazret-i Mûsa'nın haram kılmış olduğu birtakım şeyleri helâl kılmıştı. İçyağlarının yenmesi ve buna benzer şeyler gibi. Fakat onlara öldürmeyi, hırsızlığı ve ahlâksızca herhangi bir işi helâl kılmamıştı.

Buna delil ise Katâde'den söylediği rivâyet edilen şu sözlerdir: Hazret-i Îsa onlara Hazret-i Mûsa'nın getirdiğinden daha yumuşak hükümler getirmişti. Her ikisine de bizim peygamberimize de Allah'ın selamı olsun. Çünkü Hazret-i Mûsâ kendilerine deve etlerini ve bazı içyağlarını haram kılmıştı. Hazret-i Îsa da bunların bir kısmını helâl kıldı. en-Nehaî ise: "Size haram kılınan bazı şeyleri" âyetini şeklinde okumuştur. Yani "size haram olan bazı şeyleri" anlamındadır. Delalet eden bir karine ek olarak bulunduğu takdirde "bazı" kelimesi nadiren bütün anlamına da kullanılabilir. Şairin şu beyitinde olduğu gibi:

"Ey Ebâ Münzir, sen (çok kimseyi) yok ettin, bir kısmımızı hayatta bırak!;

Merhametinle; (çünkü) kötülüğün bir kısmı, bir diğer kısmından daha hafiftir."

Kötülüğün bir kısmı tamamından daha hafiftir, demek istiyor.

"Size Rabbinizden bir âyet de getirdim" âyetindeki

"âyet" kelimesini birden çok oldukları halde tekil olarak sözkonusu etmesi, bu âyetlerin risaletine delalet etmek bakımından tek bir tür oluşundan dolayıdır.

51 ﴿