66Haydi siz, bilginiz olan şey hakkında münakaşa ettiniz diyelim. Ya bilginiz olmayan şey hakkında niçin münakaşa ediyorsunuz? Halbuki Allah bilir, siz bilmezsiniz. Bu âyete dair açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız; 1- Yahudi ve Hıristiyanların Bilgisizce İddiaları: "Haydi siz bilginiz olan şey hakkında münaşaka ettiniz diyelim." Yani Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkında münakaşa ettiniz, kabul edelim. Çünkü onlar kitaplarında Hazret-i Peygamber'in niteliklerine dair buldukları bilgilerle onun peygamber olduğunu biliyorlar fakat bâtılı ileri sürerek onun hakkında tartışıyorlardı. "Ya bilginiz olmayan şey hakkında niçin münakaşa ediyorsunuz?" Bundan kasıt da Hazret-i İbrahim'in yahudi veya hıristiyan olduğunu iddia etmeleridir. Yüce Allah'ın: "Haydi siz..." âyetinin aslı: şeklindedir. Birinci hemze, benzeri olduğundan dolayı "he" harfiyle değiştirilmiştir Bu şekildeki açıklama Ebû Amr b. el-Alâ ile el-Ahfeş'ten nakledilmiştir, en-Nehhâs: Bu güzel bir açıklamadır, der. Kunbul'un, İbn Kesîr'den rivâyetine göre (medsiz olarak): gibi, diye okuduğunu nakletmektedir. Fakat bundan daha da güzeli "he" harfinin hemzeden bedel olmasıdır. O takdirde bunun aslı şeklinde olur. Buradaki "he" harfinin tenbîh (uyarıp dikkat çekmek için) olup ın başına gelmiş olması ve çokça kullanım dolayısıyla "elifin hazfedilmiş olması da mümkündür. (......) kelimesinin telaffuzu iki şekilde olur. Birincisi medli, ikincisi de medsiz (kasr)dır. Araplar arasında bunu medsiz okuyan vardır. Ebû Hâtim şu beyiti nakleden "Ömrün hakkı için bizler ve bizim bu antlaşmalılarımız Tırnakları kesilmemiş bir mihnet (Savaş) içindeyiz." Buradaki: Siz o kimselersiniz ki" edatı nida mahallindedir. Ey o kimseler! anlamındadır. Bunun "Sizin" kelimesinin haberi olması da mümkündür. O takdirde kelimesi Kimseler, anlamında olur, ondan sonraki ifadeler de onun sılası olur. Bununla birlikte "Siz" kelimesinin haberinin, "münakaşa ettiniz" âyeti de olabilir. Bu kelimeye dair açıklamalar daha önceden Bakara Sûresi'nde (el-Bakara, 2/31. âyet 5- başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. Allah'a hamdolsun. Âyet-i kerimede bilgisi olmayanlara tartışmanın ve konu ile ilgili yeterince araştırması bulunmayan kimsenin o konuda tartışmasının yasak kılındıgına dair delil vardır. İşte yüce Allah: "Haydi siz bilginiz olan şey hakkında münakaşa ettiniz diyelim, ya bilginiz olmayan şey hakkında niçin münakaşa ediyorsunuz?" diye buyurmaktadır. Bununla birlikte bilen ve yakîn sahibi olan kimsenin tartışacağına dair de emir varid olmuştur. Yüce Allah: "Ve onlarla en güzel yol hangisiyle onunla mücadele et" (en-Nahl, 16/125) diye buyurmaktadır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan rivâyete göre ona bir adam gelip oğlunun kendisinden olmadığını belirterek şöyle dedi: Ey Allah'ın Rasûlü, benim hanımım siyah bir çocuk doğurdu. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: "Senin hiç deven var mı?" diye sorunca adam: Evet, diye cevap verdi. Hazret-i Peygamber: "Bu develer ne renk?" diye sorunca: Kırmızı diye cevap verdi. Hazret-i Peygamber tekrar: "Aralarında rengi siyaha çalanları da var mı?" diye sorunca adam: Evet dedi. Bu sefer Hazret-i Peygamber: "Peki, bu renkte olanlar nereden geldi?" diye sordu. Adam: Olur ki bir damarı çekmiş ve o renkte olmuştur Bu sefer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyrudu; "Senin bu çocuğun da bir damara çekmiş de böyle gelmiş olabilir." İşte bu, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından tartışmanın gerçek mahiyetine dair verilmiş ve delil getirmenin açıklanmasını ortaya koyan oldukça önemli bir örnektir. |
﴾ 66 ﴿