106O gün nice yüzler ağarır, nice yüzler kararır. O zaman yüzleri kara olanlara: "Îmanınızdan sonra küfre saptınız ha! İşte kâfir olmanızın cezası olarak tadın azâbı!" denir. Bu âyete dair açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız: 1. Kıyâmet Gününde Kimi Yüzler Ağaracak, Kimi Yüzler Kararacaktır: Yüce Allah'ın: "O gün nice yüzler ağarır, nice yüzler kararır" âyeti ile Kıyâmet günü kast edilmektedir, insanlar, kabirlerinden diriltilecekleri vakit, mü’minlerin yüzleri ağarmış olacak, kâfirlerin yüzleri de kararacaktır. Bu ağarıp kararmanın, herkesin kendi kitabını (amel defterini) okuyacağı vakit olacağı da söylenmektedir. Mü’min, kitabını okuyup da, kitabında hasenatının yazılı olduğunu görünce buna sevinir ve yüzü ağarır. Kâfir ile münafık da kitabını okuyup orada günahlarını göreceği vakit, yüzü simsiyah kesilir. Bir başka görüşe göre, bu husus amellerin tartılacağı sırada olacaktır. İyilikleri ağır basarsa yüzü ağarır, kötülükleri ağır basarsa yüzü kararır. Bir diğer görüşe göre de bu husus, Şanı Yüce Allah'ın: "Ey günahkârlar! Bugün siz ayrılın" (Yasin, 36/59) denileceği vakit sözkonusu olacaktır. Başka bir görüşe göre, Kıyâmet günüs her bir kesime kendi mabudunun etrafında toplanması emrolunacaktır. Onlar, bu batıl mabutlarına gidecekleri vakit üzülecekler ve yüzleri simsiyah kesilecektir Mü’minler, ehli kitab ve münafıklar ise yerlerinde kalacaklardır. Yüce Allah mü’minlere: "Rabbiniz kim?"der, onlar: Rabbimiz aziz ve celil olan Allah'tır, derler. Bu sefer onlara: "Onu görürseniz tanır mısınız"? diye sorucak, onlar da: Biz onu tenzih ederiz. Ancak O bize kendisini tanıtırsa biz de G'nu tanırız, derler. Onlar da yüce Allah'ı dileyeceği şekilde görecekler. Bunun üzerine mü’min olanlar yüce Allah'a secde ederek yere kapanacaklar. Yüzleri kar gtbi bembeyaz kesilecektir, Münafıklarla kitap ehli ise, secde edemeyecek halde kalacaklar, bundan dolayı üzülecek ve yüzleri simsiyah kesilecektir, işte yüce Allah'ın: "O gün nice yüzler ağarır, nice yüzler kararır" âyetinde anlatılan budur. Ağarır, kararır" anlamındaki âyetlerin "t" harfleri, üstün yerine esreli de okunabilir. Çünkü, Ağardı" denildiği vakit hemze esreli söylenir, işte başa gelen "t" de böylece esreli okunabilir. Bu da Temimlilerin şivesidir. Yahya b. Vessab da bu şiveye göre okumuştur. ez-Zührî ise: diye okumuştur. Bunda da "te" harfinin esreli okunması caizdir. Bununla birlikte şeklinde "yüzler" anlamındaki kelimenin müzekker kabul edilmesi suretiyle "ye" ile de okunması mümkündür. "Yüzler" anlamındaki kelimenin; şeklinde okunması da caizdir. Tıpkı: "Belirli vakitleri geldiği zaman" (el-Murselât, 77/11) âyetinde f'vav" harfi yerineb hemze ile söylenmesi gibidir. Yüzlerin ağarması, nimetlerle aydınlanıp parıldaması, kararması ise, can yakıcı azâbın kendilerini yorup bitirmesidir. 2. Bu Azap Kimler Hakkındadır: Muayyen olarak kimlerin böyle olacağı hususunda farklı görüşler vardır. İbn Abbâs der ki: Sünnet ehlinin yüzleri ağaracak, bid'at ehlinin yüzleri kararacaktır. Derim ki: İbn Abbâs'ın bu sözünü, Gassân'ın kardeşi Mâlik b. Süleyman el-Herevî, Mâlik b. Enes'den, o, Nafi'den, o, İbn Ömer'den şöyle rivâyet etmiştir: İbn Ömer dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah'ın: "O gün nice yüzler ağarır, nice yüzler kararır" âyeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Yani, sünnet ehlinin yüzleri ağaracak, bid'at ehlinin yüzleri kararacaktır." Bunu da Ebû Bekr Ahmed b. Ali b. Sabit el-Hatîb zikretmektedir. O, bu hususta der ki; Bu hadisin Mâlik yoluyla rivâyet edilmesi münkerdir. Atâ der ki: Muhacir ve Ensar'ın yüzleri ağaracak, Kurayza ve Nadiroğullarının yüzleri ise kararacaktır Ubey b. Ka'b der ki; Yüzleri kararacak olanlar kâfirlerdir. Onlara şöyle denilecektir: Sizler, Âdem'in sırtından küçücük zerreler gibi çıkartıldığınız vakit ikrarınız, dolayısıyla îman ettikten sonra küfre saptınız ha!. Bu açıklama, Taberînin de tercihidir, el-Hasen der ki: Âyet-i kerîme münafıklar hakkındadır. Katâde ise mürtedler hakkındadır, demiştir. İkrime ise: Bunlar kitap ehlinden bir kavimdir. Önceleri kendi peygamberlerini tasdik eden kimseler idiler. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'i de peygamber olarak gönderilmeden önce tasdik edenlerdi. Ancak Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) peygamber olarak gönderilince, onu inkâr ettiler. İşte yüce Allah'ın: "Îmanınızdan sonra küfre saptınız ha!" âyeti buna işaret etmektedir. ez-Zeccâc'ın tercih ettiği görüş de budur. Mâlik b. Enes de: Bu âyet-i kerîme, hevâ ehli hakkındadır, demiştir. Ebû Umame el-Bâhîlı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den: Bu, Haruralılar hakkındadır" dediğini nakletmektedir. Bir başka haberde de Hazret-i Peygamber şöyle buyurmuş: "Bu, Kaderiyye hakkındadır.” Tirmizî Ebû Gâlib'ten şöyle dediğini rivâyet eder; Ebû Umâme, Dimaşk kapısı üzerinde dikilmiş (kesik) bir takım başlar gördü. Bunun üzerine Ebû Umâme şöyle dedi: Bunlar ateşin köpekleridir. Gökyüzü altında öldürülmüşlerin en kötüleridir. Bunların öldürdükleri ise, en hayırlı maktullerdir. Daha sonra: "O gün nice yüzler ağarır, nice yüzler kararır..." âyetini sonuna kadar okudu. Ben, Ebû Umâme'ye Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’dan bizzat sen mi dinledin? diye sordum, şöyle dedi: Eğer ben bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’dan bir, iki, üç -diyerek yediye kadar saydı- defa duymamış olsaydım. Hiç de bunu size nakl etmezdim. Tirmizî dedi ki: Bur hasen bir hadistir. Buhârî’nin Sahih'inde de Sehl b. Saad'dan şöyle dediği nakledilmektedir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Sizden önce Havz'ın kenarına ben varmış olacağım. Her kim benim yanıma uğrayacak olursa, (o havuzdan) içer. Ondan İçen İse, ebediyyen bir daha susuzluk çekmeyecektir. Benim yanıma (su içmek üzre) kendilerini tanıdığım, kendilerinin de beni tanıdıkları bir takım kimseler de gelecektir. Sonra benimle onlar arasına engel olunacaktır." Ebû Hazim dedi ki: en-Nu'man b. Ebi Ayyaş, benim bu sözlerimi işitip söyle dedi: Sen, Sehl b. Saad'dan bunu böyle mi dinledin? Ben: Evet dedim. O da şöyle dedi: Ben de tanıklık ederim ki, Ebû Said el-Hudrî'den bunu işittim ve o bunda şunu da ilave ediyordu: (Hazret-i Peygamber buyuruyor ki): "Ben diyeceğim ki: Onlar bendendir. Bana: Şüphesiz ki sen, senden sonra ne bid’atler uydurup çıkardıklarını bilmezsin. Bu sefer ben de: Benden sonra değişiklik yapanlar benden uzak dursun, uzak dursun diyeceğim." Ebû Hüreyre de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu rivâyet ederdi: "Kıyâmet gününde ashabımdan bir topluluk Havz'a benim yanıma gelecekler. Bu sefer Havz'dan alınıp uzaklaştırılacaklar. Ben, Rabbim, onlar benim ashabımdır (ümmetimdir), diyeceğim. Şöyle buyuracak: Sen, bunların senden sonra neler ortaya çıkardıklarını bilmiyorsun. Onlar, gerisin geri arkalarına dönüp irtidat ettiler." Bu anlamdaki hadisler pek çoktur. Her kim Allah'ın razı olmayacağı ve Allah'ın izin vermediği şekilde Allah'ın dininde bir takım değişiklikler yapar, değiştirir yahut bidatler ortaya koyacak olursa, şüphesiz ki o, Havz'ın etrafından kovulup uzaklaştırılan, yüzleri kararacak olan kimselerden olacaktır. Elbetteki en çok uzaklaştırılıp kovulacak olanlar da müslümanların cemaatine muhalefet edip onların yolundan ayrılanlardır. Çeşitli fırkalarıyla Hâricîler, farklı sapıklıklarıyla Râfizîler, türlü hevâ ve hevesleriyle Mutezilîler gibi. Bütün bunlar değiştirmiş ve bid'at çıkarmış kimselerdir. Aynı şekilde haksızlık, zulüm, hakkı gizlemek, hak ehlini öldürmek, hak ehlini zelil etmek suretiyle aşırıya kaçan zâlimler, masıyetleri hafife alıp büyük günahları açıkça işleyen kimseler, çeşitli sapıklık, hevâ ve bîd'at sahibi kimseler de böyledir. Bütün bunların âyet-i kerîme ile haberde -açıkladığımız gibi- kastedilen kimseler olacaklarından korkulur Bununla beraber cehennemde ebediyyen kalacak olanlar, ancak ve ancak kalbinde îman namına hardal tanesi ağırlığı kadar dahi hiçbir şey bulunmayan inkarcılardır. İbnü’l-Kasım der ki: Bazan sapık fişkalara mensup olmayanlar arasında bu sapık fırkalar arasındakilerden daha kötüler de bulunabilir. Yine o, şöyle derdi: İlılâs masiyetlerden uzak durmakla mükemmel olur 3. îmandan Sonra Küfrün Cezası: Yüce Allah'ın: "O zaman yüzleri kara olanlara..." âyetinde: "Şöyle denilecektir" anlamındaki ibare hazf edilmiştir. "Îmanınızdan sonra küfre saptınız ha!..," Yani onlar, Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye sorulduğu vakit; evet dedikleri o misak gününde îman etmişlerdi. Bu sözler yahudilere söylenecektir. Çünkü onlar, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) peygamber olarak gönderilmeden önce ona îman ediyorlardı, Fakat peygamber gönderilince onu inkâr ettiler. Ebû'l-Âl-iyye der ki: Bu, münafıklara söylenecektir. Onlara: Açıktan açığa imanınızı İkrar ettikten sonra, gizliden gizliye de kâfir mi oldunuz? denilecektir. Arap dili bilginleri şart edatının cevabında "fe" harfinin mutlaka gelmesi gerektiğini icma ile kabul etmişlerdir. Çünkü bir kimsenin Zeyd'e gelince, o da yola koyulacaktır, ifadesi, Ne olursa olsun Zeyd yola koyulacaktır, manasındadır. |
﴾ 106 ﴿