120

Sîzlere bir İyilik dokunursa bu, onları üzer. Ama size bir kötülük dokunursa buna sevinirler. Sabreder ve sakınırsanız onların hilesi size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz ki Allah, onların yaptıklarını kuşatandır.

Yüce Allah'ın:

"Sizlere bir İyilik dokunursa bu, onları üzer" âyetinde

"sizlere... dokunursa" anlamındaki fiili, es-Sülemî, "yâ" ile, diğerleri ise "te" ile okumuşlardır.

Lâfız, hoşa giden ve gitmeyen her şey hakkında umumîdir. Müfessirlerin sözünü ettikleri bolluk, kuraklık, mü’minlerin toplanıp biraraya gelmeleri, aralarına tefrikanın düşmesi ve buna benzer çeşitli açıklamalar, bir takım örneklendirmelerden ibarettir. Açıklamalar arasında bir farklılık yoktur.

Âyet-i kerimenin İfade ettiği mana şudur: Bu kadar aşıfı derecede düşmanlık beslemek, kin duymak, mü’minlere gelen sıkıntılardan dolayı sevinmek gibi niteliklere sahip olanlar, sırdaş edinilmeye ehil ve lâyık kimseler değildir. Özellikle de dünya ve âhiretin kazanılması kendisine bağlı olan cihad ve oldukça büyük böyle bir işte bu, sözkonusu edilmemelidir. Şu beyiti söyleyen şair ne güzel demiş:

"Her bir düşmanlığın zamanla ortadan kalkması umulabilir

Sana kıskançlık duyduğu için düşmanlık edenin düşmanlığı müstesna."

"Sabreder" yani, onların eziyetlerine katlanır, itaate ve mü’minleri de veli ve dost edinmeye devam eder "ve sakınırsanız, onların hilesi size hiçbir zarar veremez."

Ayet-i kerimedeki "size hiçbir zarar veremez" anlamındaki: âyeti (Nâfi' tarafından): şeklinde okunmuştur. (Bu okuyuşa görede) bu fiil: arar vermek anlamına gelir. Şanı yüce Allah onların zararlarının sözkonusu olmamasını sabır ve takva şartına bağlamaktadır. O bakımdan bu âyet, mü’minlere teselli ve onların maneviyatlarını bir güçlendirme sadedindedir.

Derim ki: İki el-Haremî ile Ebû Amr da bu kelimeyi önceden de açıkladığımız gibi şeklinde; dan gelmiş gibi okumuşlardır. Yüce Allah'ın:

"Bir zararı yoktur" (eş-Şuarâ, 26/50) âyeti de buradan gelmektedir. Âyet-i kerimedeki bu kelimede "ya" harfinin hazf edilmesi ise, iki sakinin bir arada olmasından ötürüdür. Çünkü, "radıyallahü anh" harfinin ötresi hazf edilecek olursa, geriye "radıyallahü anh" harfi de sakin, "yâ" harfi de, kalacağından, "yâ" harfi hazf edilmiştir. "Yâ" harfinin hazf edilmesinin daha uygun gelmesi ise, ondan önce ona delâlet edecek bir şeyin ("dad" harfinin esresinin) bulunmasıdır. el-Kisaî ise, kendisinin: şeklinde ("yâ" yerine "vav"lı) kullanışını (Araplardan) işittiğini nakletmiş ve şeklindeki okuyuşu da câiz kabul etmiştir. Ayrıca, Ubey b. Kabin kıraatinde bu kelimenin diye okuduğunu da iddia etmiştir.

Kûfeliler ise şeklinde "râ" harfini şeddeli ve ötreli olarak okumuşlardır. Bu da Zarar verdi"den gelmektedir. Bunun "fe" harlı takdiri ile merru' olması mümkündür. "Size zarar vermez" anlamındadır. Şairin şu beyiti de bu kabildendir:

"Her kim iyilikler yaparsa Allah onların mükâfatlarım verecektir,"

el-Kisaî ve el-Ferrâ''nın görüşü budur. Yahud da bu fiil, takdim takdiri ile de merfu olabilir, Sîbeveyh de abu şekildeki kullanışab örnek olmak üzere şu mısraı nakleder:

"Şüphesiz ki senin kardeşin eğer yere yıkılacak olursa, sen de yere yıkılırsın.

Bu da şu demek olur: Şayet sabreder ve sakınırsanız, (onların hilesinin) size zararı olmaz. Bu fiilin meczum olması da caizdir. "Radıyallahü anh" harfi İse, iki sakinin yanyana gelişi dolayısıyla -ötreden sonra ötreyi tabi kılmak suretiyle-ötreli okunmuştur: Aynı şekilde "radıyallahü anh" harfini üstün okuyanlar da fiili meczum kabul ederek böyle okumuşlardır. "Râ" harfinin üstün okunuşu da iki sakinin yanyana gelmesi ve fethanın hafifliği dolayısıyladır. Bunu da Ebû Zeyd, el-Mufaddal'dan Âsım'dan rivâyet etmiştir. Bu açıklamaları da el-Mehdevi nakletmektedir.

en-Nehhâs da şunu nakletmektedir: el-Mufaddal ed-Dabbî ise, Âsım'dan; şeklinde, iki sakinin yanyana gelmesinden ötürü "râ" harfini esreli okuduğunu İddia etmektedir.

120 ﴿