132Allah'a ve Peygamber’e itaat edin ki, rahmete eresiniz. Yüce Allah'ın: "Ey Îman edenler! Kat kat fâiz yimeyin" âyetindeki bu fâiz yasağı, Uhud ile ilgili açıklamalar arasına gelmiş bir ara cümlesi gibidir. İbn Atiyye der ki: Ben, bu hususta rivâyet edilen herhangi bir şey bilmiyorum. Derim ki: Mücâhid dedi ki: Onlar, belli bir vadeye bir şey satarlar, vade gelince, bu ödeme vaktini daha da ertelemek üzere o bedelin miktarını artırırlardı. Bunun üzerine yüce Allah da: "Ey îman edenler! Kat kat fâiz yemeyin" âyetini indirdi. Derim ki: Diğer masiyetler arasında özellikle faizi sözkonusu etmesi, şanı yüce Allah'ın: "Eğer yapmazsanız (faizden vazgeçmeyecek olursanız), Allah ve Rasûlünden size Savaş açılmış olduğunu biliniz" (el-Bakara, 2/279) âyetinde, Allah'ın Savaş ilan etmiş olduğundan dolayıdır. Savaş ise, öldürülmenin habercisidir. Sanki şöyle buyurulmuş gibidir: Eğer faizden sakınmayacak olursanız, bozguna uğrar ve öldürülürsünüz. Yüce Allah bununla, faizi terketmelerini emretmektedir. Çünkü onlar, faizli işlemler yapıyorlardı. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Kat kat" kelimesi, hal olarak nasb edilmiştir, Katlanmış olarak" ifadesi ise, onun sıfatıdır. Bu kelime şeklinde de okunmuştur. Anlamı şudur: Arapların borçları kat kat artırdıkları o faizi yemeyin. Çünkü, fâiz isteyen kişi: -Bakara Sûresi'nde de geçtiği gibi: Borcunu mu ödersin, yoksa fâiz mi verirsin? derdi. "Katlanmış olarak" kelimesi ise, yaptıkları şekilde yıl be yıl bu borcun katlanmasının tekrarlandığına bir işarettir Bu pekiştirici ifade, onların yaptıkları işin ne kadar çirkin ve ne kadar şeni olduğunu göstermektedir, İşte bundan dolayı, özellikle borcun kat kat artırılma hali sözkonusu edilmiştir. Yüce Allah'ın; "Allah'tan korkun" yani, faizden elde ettiğiniz mallar hususunda Allah'tan korkup onları yemeyin. Daha sonra onları korkutarak: "Kâfirler için hazırlanmış olan ateşten sakınınız" diye buyurmaktadır. Bu tehdit, faizi helâl kabul eden kimseyedir. Faizi helal kabul eden kişi kâfir olur ve kâfir olduğuna hükmedilir. Şöyle de açıklanmıştır: Bunun anlamı, sizden imanı söküp alan ve bundan dolayı da cehenneme girmenizi gerekli kılan böyle bir işten uzak durunuz. Çünkü, kimi günahlar kişinin imanının sökülüp alınmasını gerektirir ve imansız bırakacağından korkulur. Anne-babaya kötü davranış da bunlardandır. Bu hususta şöyle bir rivâyet de nakledilir: Alkame adındaki anne-babasına kötü davranan birisine, ölüm esnasında: Lâ ilâhe illâlah, de denilmiş, o, buna güç yetirememiş. Nihayet annesi gelip ondan razı olmuş. Akrabalık bağlarını koparmak, fâiz yemek, emanete hainlik de bu türden günahlar arasındadır, Ebû Bekr el-Verrâk, Ebû Hanîfe'den şöyle dediğini nakletmektedir: Kuldan imanın en çok nez' edildiği (çekilip alındığı) hal, ölüm esnasındaki haldir. Daha sonra Ebû Bekr (el-Verrâk) der ki: Îmanı söküp alan günahlara baktık, kullara zulmetmekten daha çabuk imanı söküp alan birşey göremedik. Bu âyet-i kerimede, Cehmiyyenin kanaatini reddetmek üzere ateşin mahlûk olduğuna delil vardır. Çünkü, olmayan birşeyin hazırlanmış olduğundan söz edilmez Daha sonra yüce Allah: "Allah'a ve Peygambere İtaat edin" diye buyurmaktadır. Yani, farzlar hususunda Allah'a, sünnetler hususunda da Peygambere itaat edin. "Allah'a itaat edin" âyeti ile faizin haram kılınışı hususunda ona itaat edin, "Rasûle itaat edin" âyetinde de, size, bunun haram olduğuna dair tebliğinde itaat edin, anlamında olduğu da söylenmiştir. "... ki, rahmete erdirilesiniz" Allah size rahmet ihsan elsin diye. Buna dair açıklamalar daha önceden (el-Bakara, 2/21. âyetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. |
﴾ 132 ﴿