156Ey îman edenler! Siz, kâfir olup da yeryüzünde yolculukta yahut gazada bulunan kardeşleri hakkında: "Onlar yanımızda olsalardı ölmezler veya öldürülmezlerdi diyenler gibi olmayın. Allah bunu onların kalplerinde bir hasret olarak koydu. Halbuki öldüren de dirilten de Allah'tır. Allah, yaptığınız şeyleri görendir. Yüce Allah'ın: "Ey îman edenler! Kâfir olup da..." âyeti ile kastedilenler münafıklardır. "Yeryüzünde yolculukta yahut gazada bulunan kardeşleri hakkında" bundan kasıt, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın Bi'r-i Maûne'ye göndermiş olduğu Seriyyede neseb itibariyle kardeşleri veya münafıklıkta kardeşleri olanlar kastedilmektedir. Onlar hakkında: "Onlar yanımızda olsalardı ölmezler veya öldürülmezlerdi" demişlerdi. Müslümanlara, onların söyledikleri gibi söylemeleri yasak kılındı. Yolculuğa çıktıkları, ifadesi geçmiş zaman için kullanılır Yani onlar yolculuk yaptıklarında demektir. Çünkü ifadede: zamanı bulunmayan ve belirsiz bir ism-i mevsuldur. O bakımdan mazi fiil ceza (şartın cevabı)da geniş zaman (muzari) fiilinin yerinde kullanıldığı gibi, burada da edatı yerine kullanılmıştır. "Yeryüzünde yolculukta bulunduklarında" ifadesinin anlamı ise, ticaret yahut başka bir maksatla yeryüzünde yolculuk yapıp öldüklerinde manasınadır. "... yahut gazada bulunan" yani, gazaya çıkıp da öldürülen kardeşleri demektir. "Gazada bulunanlar" (i'rab bakımından) nakıs bir çoğul olup ref ve cer halinde lâfzında değişiklik olmaz. Tekili: şeklindedir. Bununla birlikte şeklinde çoğulu da yapılabildiği gibi şeklinde de yapılabilir Kelimesinin "gazi"nin çoğulu olduğu da söylenir. Şair der ki: Kafilelere ve gazaya çıktıklarında gazilere de ki; ,,." ez-Zührî'den onun bu kelimeyi şeddesiz olarak şeklinde okuduğu rivâyet edilmiştir. Kocası gazaya gitmiş olan kadın demektir. (...........) ise, geç yavru yapan ve daha sonra yavrulayan dişi eşek demektir, (............): Döllenmesi zor olan dişi deve hakkında kullanılır. bir şeyi maksat olarak gözetmek anlamındadır. Kastolunan şey demektir. Gaza etmek"in ism-i mensubu da: şeklinde gelir. Yüce Allah'ın: "Allah bunu, onların kalplerinde bir hasret olarak koydu" âyeti ile kastedilen, onların bu konudaki zanlari ve sözleridir. "Koydu" âyetindeki "lâm" ise daha önce geçen: "(............): Diyen" âyetine taalluk etmektedir ki, anlamı şöyledir: Onların: Eğer gazaya çıkmamış olsalardı öldürülmezlerdi, şeklindeki zanlarım kalplerinde bir hasret, yani bir pişmanlık sebebi kılsın diye böyle yaptı. Hasret ise, ulaşılmasına güç yet inlemeyen ve elden kaçan şey dolayısı ile kederlenmek demektir. Şair der ki: "Ah benîm hasret Ve kederim, ondan muradımı alamadım Komşu olmakla da, yakın olmakla da faydalanamadım," Bu "lâm" harfinin hazfedilmiş bir ifadeye laalluk ettiği de söylenmiştir. Yani: Siz, onlar gibi olmayın ki Allah, onların bu sözlerini kalplerinde bir hasret olarak koysun. Çünkü onların münafıklıkları ortaya çıkmış bulunmaktadır. Şöyle de açıklanmıştır: Sîz, onları tasdik etmeyin, onlara İltifat etmeyin. Çünkü bu, onların kalplerinde bir hasrettir, "Allah bunu onların kalplerinde bir hasret olarak koydu" âyetinin Kıyâmet günü hakkında olduğu da söylenmiştir- O günde onlar, karşı karsıya kalacakları rezillik ve pişmanlık ile müslümanların içinde bulunacakları nimet ve ilâhî lütuflar dolayısıyla hasrete gark olacaklardır. Yüce Allah'ın: "Halbuki öldüren de dirilten de Allah'tır" âyeti şu demektir: Savaşa çıkanları hayatta bırakmaya, ailesi arasında kalanları da öldürmeye güç yetiren O'dur. "Allah yaptığınız şeyleri görendir" âyetindeki "yaptığınız" anlamına gelen; kelimesi "yâ" ile (o zaman: yaptıkları demek olur) de okunmuştur, "te" ile de okunmuştur. Daha sonra yüce Allah, Allah yolunda öldürülmenin bütün dünyadan daha hayırlı olduğunu şöylece haber vermektedir: |
﴾ 156 ﴿