171Onlar, Allah'tan gelen bir nimet ve bir lütuf ile ve Allah'ın mü’minlerin mükâfatını boşa çıkarmayacağı müjdesi ile sevinirler. Yani onlar, Allah'tan cennet ile mükâfatlandırılacakları müjdesi ile sevimden Allah'tan bir mağfiret ile sevinirler, diye de açıklanmıştır. "Ve bir lütuf ile" âyeti ise, açıklamayı daha da İleriye götürmek içindir. Çünkü lütuf, zaten nimetin kapsamı içerisindedir. Ayrıca bunda, bu nimetin genişliğine ve bunun dünya nimetleri gibi olmadığına da bir delil vardır. Nimetten sonra lütfün te'kid olmak üzere geldiği de söylenmiştir. Tirmizî, el- Mikdâm Ma'dikerib'den şöyle dediğini rivâyet eder Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Şehidin Allah nezdinde altı özelliği vardır -Tirmizî ve İbn Mâce de bu şekilde "altı" denilmekle birlikte sayıca bunlar yedi tanedirler. Kanının ilk damlası ile birlikte ona mağfiret olunur, cennetteki yeri gösterilir, kabir azabından korunur, en büyük korkudan yana emin olur, başına tek bir yakutu dahi dünyadan ve dünyadaki heışeyden hayırlı olan vakar tacı konulur, huru'l İynden yetmiş iki hanım ile evlendirilir, akrabalarından da yetmiş kişiye şefaati kabul edilir." Tirmizî dedi ki: Bu, hasen, sahih, garib bir hadistır. İşte bu, şehidin mazhar olacağı nimet, lütuf ve keremin açıklamasıdır. Bu anlamdaki rivâyetler de pek çoktur. Mücâhid'den de şöyle dediği rivâyet edilmektedir: Kılıçlar cennetin anahtarlarıdır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan da şöyle dediği rivâyet edilmiştir: "Yüce Allah, şehidlere lütfedip de ben dahil hiçbir peygambere lütfetmediği beş büyük ihsanda bulunmuştur. Bunlardan birisi şudur: Bütün peygamberlerin ruhlarını ölüm meleği kabzetmiştir. Benim ruhumu dahi kabzedecek odur. Şehidlerin ise, kudreti ile dilediği şekilde ruhlarını Allah kabzeder. Ölüm meleğini onların ruhlarına musallat kılmaz. İkincisine gelince, bütün peygamberler öldükten sonra yıkanmışlardın Ben de ölümden sonra yıkanacağını. Şehidler ise yıkanmazlar Onların dünya suyuna ihtiyaçları yoktur. Üçüncüsü, bütün peygamberler kefenlenmişlerdir. Ben de kefenleneceğim. Şehidler ise kefenlenmezler, Aksine onlar elbiseleriyle defnedilirler Dördüncüsü, peygamberler ölümlerinden sonra "ölüler" diye adlandırılırlar. Bana da öldükten sonra "öldü" denilecektir. Şehidlere ise ölüler denilmez. Beşincisi, bütün peygamberlere Kıyâmet gününde şefaat imkânı verilecektir. Aynı zamanda benim de şefaatim Kıyâmet gününde olacaktır. Şehidlere gelince, onlar hergün şefaat edecekleri kimselere şefaat ederler." Yüce Allah'ın: “Ve Allah'ın...” âyetini, el-Kisaî "elif" harfini esreli olarak okumuş, diğerleri ise üstün olarak okumuşlardır. Üstün olarak okumanın anlamı şudur: Onlar, Allah'tan bir nimetin müjdesiyle sevindikleri gibi, şüphesiz yüce Allah'ın mü’minlerin mükâfatını boşa çıkarmayacağı müjdesi ile de sevinirler. Esreli olarak okuyanların kıraatine göre bu, yeni bir cümle olur. (Buna göre) anlam şöyle olur: "... Ve bir lütuf ile sevinirler. Şüphesiz ki Allah, mü’minlerin mükâfatını boşa çıkarmaz." Bunun delili de İbn Mes'ûd'un: Allah mü’minlerin mükâfatını boşa çıkarmaz, şeklindeki kıraatidir. |
﴾ 171 ﴿