175O Şeytan ancak kendi dostlarını korkutur. O halde onlardan korkmayın Benden korkun, eğer mü’min iseniz. İbn Abbâs ve başkaları der ki: Bu âyetin anlamı şudur: Şeytan sizi dostları ile korkutur. Yahut dostlarından korkutur taktirindedir. Nitekim yüce Allah bir başka yerde de: "Çetin bir azâbı (ile) korkutmak için..." (el-Kehf, 18/2) diye buyurmaktadır, O, sizleri çetin bir azâb ile korkutmak için... anlamındadır. Buna göre âyet-i kerîme şeytan kâfir ile mü’minî korkutur, demektir. el-Hasen ve es-Süddî ise derler ki; Âyetin anlamı şudur: O ancak münafık olan dostlarını korkutur ki, müşriklerle Savaşa çıkmayıp otursunlar, Allah'ın dostlarına gelince şeytan onları korkutmaya kalkışacak olursa ondan korkmazlar. Şöyle de açıklanmıştır: Burada kasıt şudur: Sizi kâfirlerin kalabalıkları ile korkutan kişi, insan şeytanlarından bir şeytandır. Sözkonusu bu kişi ise daha önce geçtiği üzere, konu ile ilgili farklı görüşlere göre, ya Nuaym bin Mes'ûd'dur ya da diğerleridir. "O halde onlardan korkmayın" yani yüce Allah'ın: "İnsanlar size karşı kuvvet topladılar" âyetinde sözü geçen kâfirlerden korkmayınız. Yahutta eğer âyetin; o sizi kendi dostlarını ileri sürerek korkutur anlamında olduğu kabul edilirse, zamir şeytanın dostlarına raci olur. Yüce Allah'ın: "Benden korkun" âyetine gelince; eğer sizler Benim vaadimin doğru olduğunu kabul eden kimseler İseniz, emirlerimi terk etmekten Benden korkunuz, demektir. Arapçada havf, korku ve dehşet demektir. (Aynı kökten gelen:) "el-hâ-i'e" ise toplanan balın içine konulduğu derin bir torba (kırba) demektir. Seni b. Abdullah der ki: Bazı sıddîklar İbrahim el-Halil'in yanına gelip şöyle dediler: Korku nedir? O şöyle dedi: Korku; güven duyacağın yere ulaşıncaya kadar güven duymamaktın Sehl dedi ki: er-Rabî b. Haysem demirci körüğünün yanından geçti mi bayılır düşerdi. Ali b. Ebî Tâlib'e bu durum anlatıldı. O da şöyle dedi: Bu iş başına geldi mi bana haber veriniz. Bu iş başına gelince durumu Hz- Ali'ye bildirdiler. Hazret-i Ali geldi, elini gömleğinin içine soktu, kalbinin şiddetle çarptığını görünce şöyle dedi: Ben şahitlik ederim ki bur çağınızın insanları arasında (ilâhî azaptan) en çok korkan kimsedir. O halde yüce Allah'tan korkan kişi dünyada ya da âhirette Allah'ın kendisini cezalandırmasından korkan kişi demektir. İşte o bakımdan şöyle denmiştir: Korkan kişi ağlayıp gözlerini silen kişi değildir. Asıl korkan kişi kendisinden dolayı azaba çekileceğinden korktuğu şeyleri terk edendir. Yüce Allah kullarına kendisinden korkmalarını farz kılarak şöyle buyurmuştur: "Benden korkun, eğer mü’min iseniz." Bir başka yerde de yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Ve yalnız Benden korkun!" (el-Bakara, 2/40) Mü’minleri de Allah'tan korkmakla överek şöyle buyurmaktadır: "Üstlerinde Rablerinden korkarak ne emrolunurtarsa onu yaparlar." (en-Nahl, 16/50) İşaret erbabının korkuya dair bir takım ifadeleri vardır ki, bunların dönüp vardıkları yer bizim sözünü ettiğimiz bu husustur, Üstad Ebû Ali ed-Dakkâk der ki: Ebû Bekr bin Fûrek (Allah'ın rahmeti üzerine olsun)e rahatsızlığı dolayısı ile ziyaret etmek üzere girdim. Benî görünce gözleri yaşardı. Ona şöyle dedim: Şüphesiz Allah sana afiyet verecek, şifa verecektir. Bana şöyle dedi: Sen benim ölümden korktuğumu mu sanıyorsun? Ben ölümden sonrasından korkuyorum. İbn Mâce'nin Süneninde de Ebû Zer'den şöyle dediği rivâyet edilmektedir: Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurduki: "Ben sizin görmediğinizi görür işitmediğinizi işitirim. Sema gıcırdamaktadır. Gıcırdamakta da haklıdır Çünkü yüce Allah'a secde ederek alnını koymuş bir meleğin olmadığı dört parmaklık bir yer dahi yoktur, Allah'a yemin ederim, eğer benim bildiğimi bilirseniz pek az güler, pek çok ağlardınız. Yataklarda kadınlardan zevk almazdınız. Yüce Allah'a yalvarıp yakarmak üzere yollara koyulurdunuz. Allah'a yemin ederim orakta biçilen bir biîki olmayı çokça arzu ederdim." Bu hadisi Tirmizî de rivâyet etmiş ve: Hasen garib bir hadistir, demiştir. Bu hadis bir başka yolla da rivâyet edilmektedir. Buna göre "gerçekten orak ile biçilen bir ağaç (bitki) olmayı temenni ederdim" sözlerini Ebû Zer söylemiştir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'dır. |
﴾ 175 ﴿