42O gün inkâr edenler ve O peygambere isyan edenler, yerle bir edilselerdi temennisinde bulunacaklardır. Allah'tan hiçbir sözü de gizleyemeyeceklerdir. "İsyan edenler" kelimesindeki "vav" harfinin ötre olması, iki sakinin ardarda gelmesinden dolayıdır. Bu harfin esreli okunuşu da caizdir, Nafi' ve İbn Amir, "... bir edilseler" kelimesini "te" harfi ötreli, "sîn" harfi de şeddeli olarak ; şeklinde okumuşlardır. Hamza ve el-Kisâî de böyle okumakla birlikte onlar, "sin" harfini şeddesin okurlar. Diğerleri ise, failin zikredilmediğl bina-i meçhul (meçhul fiil) olmak üzere "te" harfini ötreli, "sin" harfini'de şeddesiz okumuşlardır. Âyetin anlamı da şudur: Keşke Allah onları yerle dümdüz etse. Yani onları yerle bir etse. Bir diğer anlamı da şöyledir: Keşke Allah, onları diriltmese idi ve yer, üzerlerinde dümdüz olarak kalsalardı. Çünkü onlar, topraktan nakledilip diriltilmişlerdir. Birinci ve ikinci kıraate göre ise, "yer" faildir. Anlamı da şöyle olur: Yer yarılsa da içine girseler diye temenni edeceklerdir. Şöyle de açıklanmıştır. Buradaki "te"; harfi Üzerinde, anlamındadır. Yani keşke yer onların üzerlerinde dümdüz edilse. Bu da keşke yer yarılıp ta, onlar da içine girip üzerlerinden dümdüz edilse diye temenni edeceklerdir demek olur. Bu açıklama da el-Hasen'den nakledilmiştir. "Sin" harfinin şeddeli okunması bir Hte"nin "sin"e idğam edilmesi esasına göredir. Şeddesiz okunması ise bu "te"nin hasfedilmesi esasına göredir. Şöyle de denilmiştir: Bunlar, hayvanların toprak olduklarını görüp, kendilerinin ise cehennemde ebediyyen kalacaklarını öğrenecekleri vakit bu temennide bulunacaklardır. Bu da yüce Allah'ın: "Ve kâfir, keşke toprak olsaydım diyecek" (en-Nebe, 78/40) âyetinin anlamıdır. Yine denildiğine göre onlar, daha Önce Bakara Sûresi'nde "Böylece Biz, sizi vasat bir ümmet kıldık" (el-Bakara, 2/143) âyetini açıklarken geçtiği üzere- bu ümmetin peygamberlerin lehine şahidlik edeceğini görecekleri vakit bu temenniyi yapacaklardır. O zaman geçmiş ümmetler şöyle diyecekler: Bunlar arasında zinakârlar ve hırsızlar vardır. O bakımdan şahidlikleri kabul olunmaz. Bu sefer Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onları tezkiye edecektir. Bunun üzerine müşrikler: "Rabbimiz Allah hakkı için biz müşrikler değildik" (el-En'am, 6/23) diyeycekler. Bunun üzerine de ağızlarına mühür vurulacak, ayakları ve elleri dünyada iken kazandıklarına dair şahidlik edecektir, İşte yüce Allah'ın: "O günde inkâr edenler ve Peygambere İsyan edenler, yerle bir edilselerdi temennisinde bulunacaklardır" yani keşke yerin dibine geçiritselerdi, diye temenni edeceklerdir, âyetinde anlatılan durum budur. Doğrusunu en iyi bilen Allahtır... Yüce Allah'ın: "Allah'tan hiçbir sözü de gizleyemeyeceklerdir." Âyeti ile ilgili olarak ez-Zeccâc şunları söylemektedir: Kimisi: "Allah'tan hiç bir sözü de gizleyemeyeceklerdir" âyeti yeni bir cümle (isti'naf) dır. Çünkü onların dünyada iken yaptıkları, zaten Allah nezdinde apaçık ve besbellidir. Onu gizlemeye de güçleri yetmez demektedir. Kimisi de: Bu ifade, önceki cümledeki temenniye atfedilmiştir demiştir, Âyetin da anlamı şöyle olur: Keşke yerle bir edilselerdi ve Allah'tan bir sözü gizlememiş olsalardı diye temenni edeceklerdir Çünkü onların yalan söyledikleri ortaya çıkmış olacaktır, İbn Abbâs'a bu âyet-i kerîme ile: "Rabbimiz olan Allah hakkı için biz müşrikler değildik" âyeti hakkında soru sorulmuş, o da şu cevabı vermiştir. Onlar cennete ancak müslümanların girdiğini görecekleri vakit: "Rabbimiz olan Allah hakkı için biz müşrikler değildik" diyecekler. Allah da bunun üzerine onların ağızlarına mühür vuracak, el ve ayakları da konuşmaya başlayacak, böylelikle Allah'tan hiçbir sözü gîzleyemeyeceklerdir. el-Hasen ve Katade der ki: Âhiretin değişik yerleri ve durumları vardır. Bir âyette sözedilen bir durum birisinde, ötekinde sözedilen bir diğer durum bir başka konumda olacaktır. Bu âyetin anlamı da şudur: Herşey onlar için apaçık ortaya çıkıp hesaba çekileceklerinde hiçbir şey gizlemeyecekler. Buna dair daha geniş açıklamalar, yüce Allah'ın izniyle el-En'âm Sûresi'nde (6/23. âyetin tefsirinde) gelecektir. |
﴾ 42 ﴿