116Şüphesiz Allah, kendisine eş koşulmasını mağfiret etmez. Ondan başkasını ise dileyeceğine mağfiret eder. Kim Allah'a ortak koşarsa, muhakkak ki uzak bir sapıklıkla sapmıştır. Bu âyete dair açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız: 1- Âyetlerin Nüzul Sebebi ve Anlamı: İlim adamları derler ki: Bu iki âyet-i kerîme, hırsızlık yapan İbn Ubeyrak hakkında nâzil olmuştur. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), hakkında elinin kesilmesi hükmünü verince, o da Mekkeye kaçıp İrtidat etti, bu âyetler bunun üzerine nâzil oldu, Saîd b. Cübeyr dedi ki: Mekke'ye varınca, yine Mekke'de bir evin duvarını oydu. Müşrikler onu yakalayıp öldürdüler. Bunun üzerine Allah: "Şüphesiz Allah, kendisine eş koşulmasını mağfiret etmez... muhakkakki uzak bir sapıklıkla sapılmıştır" âyetini İndirdi, ed-Dahhak da der ki; Kureyşlilerden bir topluluk Medine'ye gelip müslüman oldular. Daha sonra da. irtidat ederek Mekkeye geri döndüler. Bunun üzerine şu: "Kim... Peygambere karşı gelir" âyeti nâzil oldu. Âyet-i kerimedeki "Karşı gelip" kelimesinin mastarı olan Düşmanlık yapmak anlamındadır. Âyet-i kerîme her ne kadar zırhı çalan veya bir başkası hakkında nâzil olmuş ise de, müslümanların yoluna muhalefet eden herkes hakkında umumidir. "Doğru yol (el-Hüdâ)n ise, doğruluk ve apaçıklık anlamındadır. Buna dair açıklamalar daha önceden 12/2') geçmiş bulunmaktadır. "Onu döndüğü o yolda bırakır..." âyetinin irtidat eden kimseler hakkında nâzil olduğu söylenmiştir. Biz onu kendisine ibadet ettiği şeylebaşbaşabırakırız, anlamında olur. Bu açıklama Mücahid'den nakledilmiştir. Yani, Biz onu faydası olmayan zarar da veremeyen putlarla başbaşa bırakırız. Mukâtil de böyle demiştir. el-Kelbî ise der ki: Yüce Allah'ın; "Onu döndüğü o yolda bırakırız" âyeti İbn Ubeyrak hakkında nâzil olmuştur. Onun durumu ortaya çıkıp, hırsızlık yaptığı anlaşılıp Mekke'ye kaçıp irtidat edince, Mekke'de Haccac b. İlât diye anılan bir adamın da duvarım delince, duvar düştü ve bu haliyle bulununcaya kadar açtığı oyukun içerisinde kaldı. Sonra onu Mekke'den dışarıya çıkardılar. O da Şam'a gitti. Şam'da da yolcu kafilesinin bir takım mallarını çalmaya kalkıştı. Onu taşa tutup öldürdüler Bunun üzerine: "Onu döndüğü o yolda bırakır ve cehenneme atarız. O ne kötü bir dönüş yeridir" âyeti kerimesi nâzil oldu. Âsım, Hamza ve Ebû Amr! "Onu bırakırız" âyeti ile "Onu atarız" kelimelerini, "he" harflerini sakin olarak okumuşlardır. Diğerleri ise, bu "he" harfini esreli olarak okumuşlardır, Bu iki okuyuş da iki ayrı lügat (söyleyiş) dir. 2- Kâfir ve Müşrikten Başka Kimse Cehennem'de Kalmaz: İlim adamları yüce Allah'ın: "Kim... Peygambere karşı gelirse" âyetinde, icmaı kabul eden görüşün doğruluğuna delil vardır. Yüce Allah'ın: "Şüphesiz Allah, kendisine eş koşulmasını mağfiret etmez" âyetinde ise, Haricilerin görüşleri reddedilmektedir. Çünkü: Haricîler, büyük günah İşleyen kimsenin kâfir olduğunu iddia ederler. Bu kabilden açıklamalar daha önceden geçmiş bulunmaktadır. Tirmizî, Ali b. Ebî Tâlib (radıyallahü anh)'ın ğöyle dediğini rivâyet etmektedir: Kur'ân-ı Kerîm'de şu; "Şüphesiz Allah, kendisine eş koşulmasını mağfiret etmez. Ondan başkasını ise dileyeceğine mağfiret eder” âyetinden daha çok sevdiğim bir âyet yoktur. Tirmizî der ki: Bu garip bir hadistir. Tirmizî, Tefsir 4, süre 23- Ancak Tirmizî’nin ifadesi; “Bu, hasen-garib bir hadistir” şeklindedir. İbn Furek der ki : Bizim mezheb âlimlerimiz, kâfirden başkasının cehennemde ebediyyen kalmayacağını icma ile kabul etmişlerdir. Kıble ehlinden fâsık kimse ise tevbe etmeksizin ölecek olursa, şayet cehennemde azap edilirse mutlaka Rasulün şefaati ile veya daha sonra yüce Allah'ın rahmetiyle oradan çıkacaktır. ed-Dahhak da der ki: Bedevilerden yaşlı bir kimse Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a gelip şöyle dedi: Ey Allah'ın Rasulü, ben büyük küçük günahlara batmış bir yaşlıyım. Şu kadar var ki, O’nu tanıyıp kendisine îman ettiğimden beri Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadım. Allah nezdindeki durumum ne olacak? Bunun üzerine yüce Allah: "Şüphesiz Allah kendisine eş koşulmasını mağfiret etmez. Ondan başkasını ise dileyeceğine mağfiret eder" âyetini indirdi. |
﴾ 116 ﴿