137

Muhakkak îman edip sonra küfre sapanları, sonra yine Îman edenleri, sonra da küfürlerini artırmış olanları Allah mağfiret edecek değildir. Onları doğru bir yola iletecek de değildir.

Âyetin anlamının şöyle olduğu söylenmiştir: Mûsa'ya îman edip Uzeyr'e kâfir olanlar, sonra Uzeyr'e îman eden, sonra da Îsa'ya kâfir olanlar, sonra da Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'i inkâr ile küfürlerini artırmış olanlar (Allah bunları mağfiret edecek değildir).

Şöyle de açıklanmıştır; Önce Mûsa'ya îman eden, sonra da Uzeyr'e îman eden, Uzeyr'den sonra Mesih'i inkâr ile kâfir olan... -Hıristiyanlar Mûsa'nın getirdiklerini inkâr edip Îsa'ya îman ettiler- -Sonra Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı ve onun getirdiği Kur'ân-ı Kerîmi inkâr ile küfürlerini artıranlar...

Denilse ki: Yüce Allah, küfrü hiçbir şekilde mağfiret etmeyeceğine göre nasıl olur da:

"Muhakkak Îman edip sonra küfre sapanları, sonra yine îman edenleri, sonra da küfürlerini artırmış olanları Allah mağfiret edecek değildir" diye buyurmaktadır

Buna cevap şudur: Kâfir îman ettiği takdirde küfrü bağışlanır. Îmandan dönüp yine kâfir olursa, birinci küfrü ona mağfiret olunmaz. Bu ise Müslim'in Sahihinde Abdullah (b. Mes'ûd)'dan gelen şu rivâyete benzemektedir: Abdullah dedi ki: Bazı kimseler Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a şöyle dediler: Ey Allah'ın Rasulu, cahiliye döneminde yaptıklarımızdan sorumlu tutulacak mıyız? Hazret-i Peygamber şöyle buyurdu: "Sizden, İslâm'a girdikten sonra güzel hareket edenler bunlardan sorumlu tutulmayacaktır. Kötülük yapanlar ise cahiliye döneminde de İslâm'a girdikten sonra da yaptıklarından sorumlu tutulacaktır." Bir rivâyette de şöyle denilmektedir: "İslâmda kötülük yapan öncekinden de sonrakinden de sorumlu tutulur" Buhârî, İstilâbetu'l-Mürteddin 1; İbn Mâce, Zühd 29; Dârimî, Mukaddime 1; Müsned, I, 379, 409, 429, 431, 462.

Burada "kötülük, kötülük yapmak" kâfir olmak anlamındadır Zira burada bir kötülüğün işlenmesinin kastedilmesi doğru olamaz. Bundan maksadın küfür dışındaki diğer günahlar olduğunu kabul edecek olursak o takdirde İslâm'ın kendisinden önce yapılanları silebilmesi ancak öleceği vakte kadar bütün günahlardan korunan kimse için mümkün olabilir. Bu ise, icma ile bâtıl bir iddia olur.

Yüce Allah'ın:

"Sonra da küfürlerini artırmış olanları" âyetinin anlamı, küfür üzere ısrar edenler demektir.

"Allah, onları mağfiret edecek değildir. Onları doğru yola iletecek" cenenete götüren yolu gösterecek

"de değildir." Şöyle de açıklanmıştır: Allah, gerçek dostlarına özel olarak ihsanda bulunduğu şekilde onlara böyle bir muvaffakiyeti ihsan etmeyecektir.

Bu âyet-i kerimede Kaderiyye çilerin görüşü de reddolunmaktadır. Çünkü yüce Allah, kâfirleri hayırlı yola iletmeyeceğini beyan etmektedir. Böylelikle kul, hidayete ancak yüce Allah'ın tevfiki ile nail olacağını bilsin. Ve yine Yüce Allah'ın iradesiyle hidayetten mahrum kalacağım bilsin.

Âyet-i Kerîme aynı şekilde mürtecilerin hükmünü de kapsamaktadır ki, onlar hakkındaki açıklamalar daha önce el-Bakara Sûresi'nde yüce Allah'ın:

"Artık içinizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse..." (el-Bakara, 2/217) âyetini açıklarken (8, başlıkta) yapmış bulunuyoruz.

137 ﴿