113Tâ ki, âhirete îman etmeyenlerin kalpleri ona meyletsin, bir de ondan hoşnut olsunlar ve kazanabildiklerini kazansınlar. Yüce Allah'ın: "Tâ ki... kalpleri ona meyletsin" âyetinde geçen; "Tâ ki... meyletsin" anlamındadır. Fiilin son harfi "yâ"lı da kullanılır, "vav"lı da kullanılır. Aynı anlamı ifade eder. Şair der ki: "Sen, sefîh kimsenin sapasağlam her sözden yan çizdiğini görürsün. Buna karşılık onun şüpheye düşürücü sözlere kulak verdiğini de görürsün." İçinde bulunanlar bir araya toplansın diye kabı eğdim, anlamındadır. Bu kelime, asıl itibariyle herhangi bir maksat dolayısıyla bir şeye meyletmek demektir. Batmaya yüz tutmuş yıldızlar hakkında kullanılan, tabiri de buradan gelmektedir. Kur'ân-ı Kerîm'de de: "Çünkü kalpleriniz meyletmiştir" (et-Tahrim, 66/4) diye buyrulmaktadır. Ebû Zeyd der ki: ifadeleri, o sana meylediyor anlamındadır. Hadîs-i şerîfte de: Kabı ona doğru meylettirdi, eğdi Ebû Dâvûd, Tahâre 38 ; Tirmizî, Tahâre 69 ; Nesâî, Tahâre 54; İbn Mâce, Tahâre 32; Muvatta’'; Tahâre 13; Dârimî, Vudû' 58: Müsned, V, 296, 303, 309. denilmektedir. Yani, kediye kabı eğdi anlamındadır. (.......) ise, meyledip de yanında bulunanları elde etmek istedikleri akrabalığı hususunda filana ikramda bulundular," demektir. Dişi deve üzerine eğer takımları bağlandığı sırada birşeylere kulak verip dinlemek istiyormuşçasına başını sahibine doğru eğecek olursa, denilir. Zu'r Rimme der ki: "Üzerine eğer takımlarını koyduğu vakit hemen ona yapışırcasına eğiliverir. Nihayet ayaklarım üzengiye koyup da üstüne bindi mi çabucak yoluna koyulur." Tâ ki... meyletsin" âyetindeki "lâm," "lâm'ı key" diye bilinir. Burada amel eden ise "vahyeder" fiilidir ki, takdiri şöyledir: Kendilerini aldatmak ve kalpleri ona meyletsin diye birbirlerine vahyederler, fısıldaşırlar. Bazıları, bu "lairTın "emir lâm"ı olduğunu iddia etmişlerse de bu bir yanlışlıktır. Çünkü, o takdirde sondaki "elif"maksuremin de hazfedilerek; şeklinde olması gerekirdi. Buradaki "lâm", "Lâm-ı key"dir. (Tâ ki anlamında) Aynı şekilde “Bir de ondan hoşnut olsunlar ve... kazansınlar" dakı lâm'lar da böyledir. Şu kadar var ki el-Hasen, "lâm" harflerini sakin olarak; diye okumuş ve tehdit anlamında bu "İam"ı "emir lâm"s olarak kabul etmiştir. Dilediğini yapabilirsin, demek "Ve kazanabildiklerini kazansınlar" şeklindeki anlam, İbn Abbâs, es-Süddî ve İbn Zeyd'in açıklamasına göredir. Aynı fiil kullanılarak: Aile halkı için kazanmak üzere çıktı," denilir. Bir kişi herhangi bir işe girişip onu yaptı mı, denilir. hakkımda şüphe ile yaptığın bu iddiada bana iftirada bulunuyorsun," anlamındadır. Yaranın kabuğunu almayı ifade etmek üzere de denilir, yalan söyledi anlamındadır. Şair Ru'be der ki: "Uydurulup yalan söyleyerek düzülen sözlere karşı fayda vermedi Ne takvâlının takvası, ne afifin iffeti." Asıl itibariyle bu, bir şeyden bir parça kesip almak anlamındadır. |
﴾ 113 ﴿