117Şüphe yok ki Rabbin yolundan sapanları da en iyi bilendir, O, hidayette olanları da en iyi bilendir. "Şüphe yok ki Rabbin, yolundan sapanları da en iyi bilendir." Bazıları, buradaki "en iyibilen"in bilir anlamına kullanıldığını söylemiş ve buna da Hatem et-Taî'nin: "Taylı'lar bizden ayrı bir antlaşmaya girdiler Bizim ise onları yardımsız bırakmayacağımızı Allah en iyi bilendir," Beyti ile el-Hansâ'nın şu beyitini şahit olarak göstermişlerdir; "Allah bilir ki onun tenceresi (ya da kalkanı) rüzgâr gibi (Sabahleyin) gider, yahut (akşamleyin.) yol alır." Ancak, bu beyitlerde delil olacak bir taraf yoktur. Zira bu: "O, hidayette olanları da en iyi bilendir" âyetine uygun düşmez. Çünkü bu âyetin asıl kipinin ifade ettiği anlam üzere olması muhtemeldir. "Yolundan sapanları" âyetindeki; Kim, hangi anlamındadır. Buna göre bu, ref mahallinde olup, onu ref eden, Sapan," fiilidir. “En iyi bilen" ile nasb mahallinde olduğu da söylenmiştir. Yani, muhakkak Rabbin, insanlar arasında hangisinin yolundan saptığını en iyi bilendir. Mecrur olmasını gerektiren âmilin hazfı dolayısıyla nasb mahallinde olduğu da söylenmiştir ki, Sapan kimseleri," demek olur. Bunu kimi Basralı nahivciler söylemiştir, güzel bir açıklamadır. Çünkü daha sonra: , hidayette olanları da en iyi bilendir" diye buyrulduğu gibi, en-Nahl Sûresi'nin sonlarında da şöyle buyrulmaktadır: "Şüphesiz ki Rabbin, yolundan sapanları da en iyi bilenin tâ kendisidir, O, hidayette olanları da en iyi bilendir," (en-Nahl, 16/125) Âyet-i kerimede "sapan" anlamındaki fiil, "saptıran" anlamında;diye de okunmuştur ki, bu kıraate göre mef'ûlün hazfedilmesi sözkonusu olur. Ancak birinci kıraat daha güzeldir. Zira, daha sonra: "O, hidayette olanları da en iyi bilendir" diye buyurmaktadır. Şayet bu "sapma" fiili saptırma anlamındaki; 'den gelmiş olsaydı, o takdirde de; Ve O, hidayete iletenleri de en iyi bilendir," demesi gerekirdi. |
﴾ 117 ﴿