85Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin. O'ndan başka hiç bir İlâhınız yoktur. Rabbinizden size apaçık bir belge gelmiştir. Artık ölçeği ve teraziyi tam tutun. İnsanların eşyasını eksik vermeyin. Islâh edildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Şayet inanan kimselerseniz, böylesi hakkınızda daha hayırlıdır. Bu âyetlere dair açıklamalarımızı dört başlık halinde sunacağız: Yüce Allah'ın: "Medyene de..." âyetinde geçen Medyen'in bir belde, yahut bir bölge ismi olduğu söylendiği gibi, Bekr ve-Temim denildiği şekilde bir kabile ismi olduğu da söylenmiştir. Yine denildiğine göre, Medyenliler İbrahim el-Halil (aleyhisselâm)'ın oğlu Medyen'in soyundan gelenlerdir. Medyen'in bir adam ismi olduğu görüşünde olanlar, bu kelimeyi munsarıf kabul etmezler. Çünkü bu kelime, hem marife (özel isim), hem de acemi (Arapça olmayan) bir isimdir. Bunu bir kabile yahut bir yerin ismi olarak kabul edenlerin görüşüne göre de munsarıf olmaması daha uygundur. el-Mebdevî der ki: Medyen'in, Hazret-i Lût'un kızının oğlu olduğu da rivâyet edilmektedir. Mekkî de şöyle der: Medyen, Hazret-i Lût'un kızının kocası idi. Nesebi hususunda farklı görüşler vardır. Atâ, İbn İshâk ve başkaları derler ki; Şuayb, Mîkîl'in oğlu, o, Yeşcer'in oğlu, o, Medyen'in, o da İbrahim (aleyhisselâm)’ın oğludur. Süryanice ismi da Beyrut idi. Annesi ise Hazret-i Lût'ın kızı Mîkâîl idi. eş-Şarkî b. el-Kutanî'nin iddiasına göre ise Şuayb, Ayfa'nın oğlu, o, Yevbeb’in oğlu, o, Medyen'in, o da Hazret-i İbrahim'in oğludur. İbn Sem'an'ın iddiasına göre ise Şuayb, Cuzey'in oğlu, o,Yeşcer'in, o, Lâvi'nin, o, Yakub'un, o, İshak'ın, o da İbrahim'in oğludur. Şuayb kelimesi, veya 'in küçültme ismidir. Katade der ki: Şuayb, Yevbeb'in oğludur. Hazret-i Şuayb'ın, Safvan'ın oğlu, onun, Ayfa'nın, onun Sabit'in, onun Medyen'in, onun da İbrahim'in oğlu olduğu da söylenmiştir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır Hazret-i Şuayb âma idi. Bundan dolayı kavmi kendisine: "Ve biz seni aramızda gerçekten zayıf görüyoruz" (Hûd, 11/91) demişlerdi. Kavmine güzel şekilde cevaplar vermesi dolayısıyla ona "peygamberlerin hatibi" denir. Kavmi, Allah'ı inkâr eden, ölçü ve tartılan eksik yapan bir topluluk idi. "Rabbinizden size apaçık bir belge" bir açıklama "gelmiştir." Bu ise Hazret-i Şuayb'ın peygamber olarak onlara gönderilmesi idi. Kur'ân-ı Kerîm'de Hazret-i Şuayb'a ait herhangi bir mucizeden söz edilmemiştir. el-Kisainin "Kasasu'l-Enbiya"da zikrettiği gibi, "apaçık belge"nin onun mucizesi olduğu da söylenmiştir. 2. İnsanların Eşyalarının Değerlerini Düşürmek: Yüce Allah'ın: "İnsanların eşyasını eksik vermeyin" âyetinde geçen "Eksik vermek, eksiltmek" demektir. Bu, mal tarda kusurlu olduğunu söylemek ve pek değerli ve rağbet edilen bir şey olmadığını ifade etmekle; yahut kıymeti hususunda aldatmak suretiyle; ölçü ve tartılarda ise, fazla ya da eksiltmek suretiyle hileler yapmakla olur. Bütün bunlar batıl yollarla malları yemek kabilindendir. Böyle bir iş; geçmiş ve önceki ümmetler arasında peygamberler aracılığıyla yasaklanmış bir husustur. (Allah'ın salat ve selamı hepsine olsun). Allah bize yeter ve O, ne güzel bir vekildir. "Islah edildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın" âyeti, "eksik vermeyin" âyetine atfedilmiş olup küçük büyük her türlü bozgunculuğu kapsamına alan bir ifadedir. İbn Abbâs der ki; Yüce Allah Hazret-i Şuayb'ı peygamber olarak göndermeden önce yeryüzünde türlü masiyetler işleniyor, haramlar helal belleniyor ve orada kanlar dökülüyordu. İşte, yeryüzünün fesadı, bozulması budur. Allah, Hazret-i Şuayb'ı peygamber olarak gönderip de kendilerini Allah'ın yoluna davet ettikten sonra yeryüzü salah buldu. Kavmine gönderilen her bir peygamber, kavminin salahı demektir. |
﴾ 85 ﴿