89"Allah bizi ondan kurtardıktan sonra yine sizin dinînize geri dönersek, doğrusu Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Meğer ki, Rabbimiz olan Allah dileye. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz, ancak Allah'a güvenip dayandık. Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında Sen hak ile hükmet. Sen hükmedenlerin en hayırlısısın." "Allah bizi ondan kurtardıktan sonra yine sizin dininize geri dönersek, doğrusu Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz." Bu sözleriyle, kendilerinin tekrar kavimlerinin dinlerine dönmekten yana ümitlerini kesmelerini söylemektedirler. "Ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Meğer ki Rabbimiz olan Allah dileye." Ebû İshak ez-Zeccâc der ki: Yani bizim tekrar dininize geri dönüşümüz, ancak Allah'ın meşîetine bağlıdır. Daha sonra Ebû İshak şöyle der: Ehl-i sünnetin görüşü budur. Yani, bizim küfre dönüşümüz ancak Allah'ın böyle bir şeyi dilemesi halinde sözkonusu olur. Buna göre istisna munkatı'dır. Burada istisnanın yüce Allah'ın iradesine teslimiyet manasına geldiği de söylenmiştir. Nitekim bir başka yerde de şöyle buyurulmaktadır: "Benim muvaffakiyetim ancak Allah iledir" (Hud, 11/88). Buna delil, bundan sonra gelen âyetin: "Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır" şeklinde gelmesidir. Denildiğine göre bu, bir kimsenin: (Erkek) karga yumurtlayıncaya kadar seninle konuşmayacağım. Deve de iğne deliğinden geçinceye kadar seninle konuşmayacağım sözüne benzer. Çünkü karga hiç bir zaman yumurtlamaz, deve de iğne deliğine sığmaz. Yüce Allah'ın: "Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır" yani O, olmuşu da olacağı da bilir. "İlim" kelimesi, temyiz olarak nasb edilmiştir. "Ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir" âyetinin, şu anlama geldiği söylenmiştir: Siz, bizimle birlikte bulunmaktan hoşlanmadığınıza göre, tekrar aynı kasabanıza dönmeyeceğiz, Bunun yerine biz, sizin kasabanızdan çıkacak ve başkasına hicret edeceğiz. "Meğer ki, Rabbimiz olan Allah dileye." Bizim ona dönüşümüzü isteye. Ancak böyle bir açıklama uzak bir İhtimaldir. Zira kasabaya dönüşü ifade etmek için âyet-i kerimedeki gibi "fi" harf-i cerri değil de, "lâm" harf-i çerri kullanılır. Yüce Allah'ın: "Biz ancak Allah'a güvenip dayandık" âyeti bizim dayanağımız ancak O'dur demektir. Buna dair açıklamalar, daha Önce bir kaç yerde geçmiş bulunmaktadır. (Bk. Âl-i İmrân, 3/122. âyetin tefsiri). "Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında Sen hak ile hükmet." Katade der ki: Yüce Allah onu iki ümmete, Medyen ahalisi ile Ashâbu'l-Eyke'ye peygamber olarak göndermişti. İbn Abbâs da şöyle demektedir: Hazret-i Şuayb çokça namaz kılan birisi idi. Kavminin küfür ve isyanlarında devam etmesi uzayıp gidince, onların da salah bulacağından ümit kesince, beddua ederek: "Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında Sen hak ile hükmet, Sen hükmedenlerin en hayırlısısın" diye dua etmiş, şanı yüce Allah da onun duasını kabul ederek kavmini büyük bir sarsıntı ile helâk etmişti. |
﴾ 89 ﴿