49Onlardan bazdan da: "Bana İzin ver, beni fitneye düşürme derler. Bilin ki onlar, zaten fitnenin ortasına düşmüşlerdir. Şüphe yok ki cehennem kâfirleri çepeçevre kuşatıcıdır. "Onlardan bazıları da: Bana izin ver...derler" âyetindeki "İzin ver" emir fiili; İzin verdi, verir'den emirdir. Bu fiilden emir yapılacak olursa, başa esreli bir hemze ve ondan sonra da fiilin "fâ"sı (birinci harfi olan hemze) gelir. Ancak iki hemze bir arada bulunmayacağından makabli de esreli olduğundan dolayı, ikinci hemze "ye" harfi ile ibdaledilerek denilir. Ancak bu emir vasıl ile okunucak olursa, iki hemzenin bir arada bulunmasını engelleyen illet ortadan kalkar ve bu sefer ikinci hemze vasıl ile okunur. Bundan sonra da hemze telaffuz edilerek; "Onlardan bazıları das Bana izin ver... derler" diye okunur. Verş ise Nafi'den: "Onlardan bazdan da: Bana izin ver... derler" diye okuduğunu rivâyet etmektedir. Böylelikle hemzeyi sakin değil de "vav" olarak harf-i medmiş gibi okur. en-Nehhâs der ki: "Filana izin ver, sonra ona izin ver" denilecek olursa, her ikisindeki "izin ver" anlamındaki kelimelerin yazılışlarında "zel" harfinden önce hemze ve "ye" vardır. Şayet; "Filana izin ver ve başkasına izin ver," denilecek olursa, bu sefer ikincisinde "ye" getirilmez. "Vav" yerine "fe" harfi kullanılacak olursa yine böyledir. "Sonra" ile "vav" arasındaki farka gelince; "sonra" anlamındaki kelime üzerinde vakıf yapılabilir ve diğer kelimelerden ayrı okunabilir. "Vav" İle "fe" harfleri üzerinde ise ne vakıf yapılabilir, ne de ayrı yazılabilirler. Muhammed b. İshak der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Tebûk'e çıkmak istediğinde, Selemeoğullarından el-Ced b. Kays'a şöyle demişti: "Ey Ced, Rumlar ile Savaşıp da onlardan odalık cariyeler ve hizmetçiler edinmeye ne dersin?" el-Ced şu cevabı verir: Kavmim, benim kadınlara ne kadar düşkün olduğumu bilirler. Ben, Sanoğullarının (Rumların) kadınlarını görecek olursam, onlara karşı kendimi tutamayacağımdan korkarım. Sen beni fitneye düşürme de, oturmak üzere bana izin ver. Buna karşılık malımla sana yardımcı olacağını. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ondan yüzçevirip: "Haydi sana izin verdim" diye buyurdu. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu. Aynı manada yakın bir rivâyet; Taberenî. el-Mu'cemu'l-Evsat, VI, 281. Onların yüzlerinin güzelliği dolayısıyla sen benî fitneye düşürme demek istemişti. Oysa, onun münafıklıktan başkaca bir rahatsızlığı yoktu. el-Mehdevî der ki: San (el-Asfar), Habeşlilerden bir adamdır. Bunun, çağlarında kendilerinden daha güzel hiçbir kimsenin bulunmadığı kızları vardı. Ve o sırada o kişi, Rum diyarında bulunuyordu. Bir diğer görüşe göre onlara bu ismin veriliş sebebi, Haberlilerin Rumlara galip gelmiş olmalarıdır. Onlardan kız çocukları olmuş, bu kız çocukları ise Rumların beyaz tenlerinden, Habeşlilerin de siyah tenlerinden etkilenerek kırmızı ve sarı karışımı bir ten renkleri olmuştu. İbn Atiyye der ki: İbn İshak’ın bu görüşünde nisbeten bir gevşeklik vardır. Taberî de isnadını kaydederek Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın şöyle buyurduğunu kaydetmektedir: "Haydi gazaya çıkınız. San'nın kız çocuklarını ganimet alacaksınız." Bunun üzerine el-Ced ona: Sen bize izin ver de, kadınlar sebebiyle bizi fitneye düşürme. Bu ise, birincisinden daha farklı bir açıklamadır. Münafıklığa ve Resûlüllah'a karşı çıkmaya daha yakışan hal budur. Bu âyeti kerîme nâzil olunca, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Selemeoğullarına -ki, el-Ced de onlardan birisiydi- şöyle demişti: "Sizin efendiniz kimdir ey Selemeoğulları?" Onlar: Efendimiz Ced b. Kays'dır. Şu kadar var ki o, hem cimri hem korkaktır, demişlerdi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Peki, cimrilikten daha kötü ve büyük bir kusur ne olabilir? Hayır, sizin efendiniz o beyaz tenli delikanlı olan Bişr b. el-Berâ b. Ma'rûr'dur." İbnu’l-Ashâb, Usdu'l-Ğabe, I, 218. Ensar'dan Hassan b. Sabit de Bişr b. el-Berâ hakkında şunları söylemiştir; "Cömertliği dolayısıyla Bişr b. el-Berâ önder kılındı Gerçekten Bişr b. el-Berâ önder kılınmaya lâyıktır Bir heyet ona geldi mi, bütün malını harcar da Bunu alın der, ben yarın yine döneceğim (aynı şeyleri yapacağım), der." "Bilin ki onlar, zaten fitnenin ortasına düşmüşlerdir." Yani, günah ve masiyetin ta içine düşmüşlerdir. Bu da münafıklık ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan geri kalmaktır. "Şüphe yok ki cehennem kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır." Onlar cehennem ateşine doğru yol alıyorlar. O, onları kuşatacaktır. |
﴾ 49 ﴿