65Yemin olsun onlara soracak olsan elbette şöyle diyeceklerdir: "Biz sadece şakalaşıp eğleniyorduk" De ki: "Allah İle, O'nun âyetleri ile ve Rasûlü ile mi alay ediyordunuz?" Bu âyete dair açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız: Bu âyet-i kerîme Tebûk gazvesi hakkında inmiştir. Taberî ve başkaları Katade'den şöyle dediğini naklederler: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Tebuk gazvesinde yolda giderken münafıklardan bir kesim de önünde yol alıyorlar ve şöyle diyorlardı: Şu Şam (Suriye) Saraylarını fethedecek ve sanoğullarının (Bizanslıların) kalelerini zaptedecek kimseye bir bakın! Yüce Allah kalplerinde olanı ve aralarında konuştuklarını Peygamberine haber verince şöyle buyurdu: "Şu önden gidenleri ben yanlarına gelinceye kadar alıkoyun," Daha sonra yanlarına varıp: "Siz şöyle şöyle dediniz" diye söyleyince yemin ederek: "Biz ancak şakalaşıyor ve eğleniyorduk" dediler ve bununla söylediklerinde ciddi olmadıklarım anlatmak istediler. Taberî, Abdullah b. Ömer'den şöyle dediğini nakleder: Ben bu sözü söyleyen kişi olan ve Rebia b. Sabit'i Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın devesine asılarak onunla beraber sürüklenip dururken, taşlar sebebiyle yolun şurasına burasına değip, bu arada da: Biz sadece şakalaşıyor ve eğleniyorduk derken gördüm. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ise: "Allah İle, O'nun âyetlerlyle ve Rasûlü ile mi alay ediyordunuz?" diyordu. en-Nekkaş ise, Hazret-i Peygamberin devesine bu şekilde asılan kişinin Abdullah b. Ubeyy b. Selûl olduğunu nakletmektedir. el-Kuşeyrî de İbn Ömer'den böylece nakletmektedir. İbn Atiyye der ki: Bu bir yanlışlıktır. Çünkü Abdullah b. Ubeyy Tebuk'e katılmamıştır. el-Kuşeyrî ayrıca der ki: Hazret-i Peygamberin bu sözlerini Vedia b. Sâbit'e söylediği de ifade edilmiştir. Vedîa münafıklardan idi ve Tebûk gazvesine katılmıştır. (Mealde) şakalaşmak anlamı verilen: aslında, suya dalmak demektir. Daha sonra kendisinde itham ve eziyet verici ifadeler bulunan herşey hakkında kullanılır olmuştur. 2. Küfür Sözü Şaka da Söylense, Ciddi de Söylense Hüküm Aynıdır: Kadı Ebû Bekr b. el-Arabi der ki: Onların bu söyledikleri sözler ciddi de olabilirdi, şaka da olabilirdi. Ancak ne olursa olsun bu sözler küfürdür. Çünkü küfür sözleri şaka yollu söylemenin de küfür olduğu hususunda ümmet arasında görüş ayrılığı yoktur. Tahkik, ilim ve hakkın; şaka ve ciddiyetsizlik ise batıl ve cehaletin kardeşidir. İlim adamlarımız derler ki: (Bu konuda isterseniz) yüce Allah'ın: "Sen bizi ataya mı alıyorsun dediler. O: Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, dedi" (el-Bakara, 2/67) âyetine bakabilirsiniz. 3. Şaka ve Ciddiyetsizliğin Çeşitli Hükümlere Etkisi: İlim adamları şakanın, alış-veriş, nikâh ve boşama gibi sair hükümlerde etkisi hususunda üç ayrı görüş ortaya atmışlardır. Bir görüşe göre kayıtsız ve şartsız olarak şaka yollu söylenen bu sözler bu hükümlerde bağlayıcı değildir. İkinci görüş, mutlak olarak bağlayıcıdır. Üçüncü görüş ise, alış-veriş ile diğer hükümler arasında fark gözeten görüştür. Buna göre nikâh ve talakta bağlayıcıdır. Bu, talâk hususunda tek bir görüş olarak Şâfiî'nin görüşüdür, alış-verişte ise şakanın bağlayıcı bir hükmü yoktur. Mâlik ise, "Muhammed'in Kitab"ında şöyle demektedir: Şaka ve eğlenen kimsenin nikâhı bağlayıcıdır. Ebû Zeyd, İbnü’l-Kasmı'dan "el-Utebiye"de bağlayıcı olmadığını nakletmektedir. Ali b. Ziyad ise, bu durumda nikâh önce de olsa, sonra da (farkedilse) fesh edilir. Şakalaşan kimsenin satışı hususunda Şâfiî'nin iki görüşü vardır. Bizim (Mâlikî) mezhebimizin ilim adamlarının görüşlerinden de bu şekilde iki görüş çıkartılabilir. İbnü'l-Münzir ise, boşamanın ciddisinin de şakasının da aynı olduğu hususunda icma bulunduğunu nakletmektedir. Mezhebimize mensup müteahhir bazı ilim adamı da şöyle demiştir Her iki taraf da nikâhta olsun alış-verişte olsun şaka yollu söylediklerini ittifakla belirtirlerse bağlayıcı olmaz. Ancak, bu konuda aralarında ayrılık doğarsa, ciddi olduğu şaka olduğu iddiasına baskın kabul edilir. Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Dârakutnî, Ebû Hüreyre'den şöyle dediğini rivâyet ederler: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "Üç şey vardır ki bunların ciddisi de ciddidir, şakaları da ciddidir: Nikâh, boşama ve ricat." Tirmizî der ki: Bu, hasen, garip bir hadistir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ashâbından olsun, diğerlerinden olsun, İlim ehlince uygulama da buna göredir. Ebû Dâvûd, Talâk 9; Tirmizî, Talâk 9; İbn Afdce, Talâk 13; Dârakutnî, III, 256, IV, 19. Derim ki: Evet, hadiste bu şekilde: "...ric'at" ifadesi de geçmektedir. Mâlik’in Muvatta’'ı'nda ise Yahya b. Saıd'den, o, Said b. el-Müseyyeb'den şöyle dediği nakledilmektedir: "Üç şey vardır ki, bunlarda oyun olmaz. Nikâh, talâk ve köle azad etmek." Muvutta, Nikâh 56. Ali b. Ebî Tâlib, Abdullah b. Mes'ûd ve Ebû'd-Derdâ'dan da böyle rivâyet edilmiş ve onların hepsi şöyle demişlerdir: Üç şey vardır ki bunlarda eğlenme de olmaz, geri dönüş de olmaz. Eğlensin diye de bunları yapan, ciddi olarak da bunları yapan (aynı durumdadır): Nikâh, talâk ve köle azad etmek. Said b. el-Müseyyeb'den, Hazret-i Ömer'in şöyle dediğini nakletmektedir: Dört şey vardır ki bunlar herkesin hakkında câiz (geçerli )dirler: Köle azadı, boşama, nikâh ve adaklar. Dahhak'dan da şöyle dediği nakledilmektedir: Üç şey vardır ki, bunlarda oyun olmaz. Nikâh, boşama ve Bk. İbn Abdi’l-Berr, el-İstizkâr, XVI, 377-378. adaklar. |
﴾ 65 ﴿